27 Ağustos 2025, Çarşamba
36.8 C
Lefkoşa
iktibasGözde BedeloğluHutbe Diyanet’ten, düzenleme iktidardan - Gözde Bedeloğlu

Hutbe Diyanet’ten, düzenleme iktidardan – Gözde Bedeloğlu

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1’inci maddesinde şöyle yazıyor: “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.” Kanunun 3’üncü maddesinde de Diyanet İşleri Başkanının görevleri sıralanmış: “Başkan din hizmetlerinin etkin ve verimli sunulması için gerekli tedbirleri alır. Bu amaçla; kaynakların etkin kullanımını sağlar; hizmetlerin düzenlenmesi, yürütülmesi, koordinasyonu ve denetlenmesi görevlerini yerine getirir; strateji, hedef ve performans kriterlerini belirleyip uygulanmasını temin eder.”

En genel tanımıyla laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını, devletin inançlar konusunda tarafsız olmasını ve toplumun dine değil, akıl ve bilime dayanan yasalarla yönetilmesini tarif ediyor. Laikliğin, cumhuriyetin değişmez niteliği sayıldığı Türkiye’de Diyanet’in varlığı bitmeyen bir tartışma. Laik bir ülkede devletin kadrolu, maaşlı imamı, papazı olmaz. Ama Türkiye’de var ve hem ‘din konusunda toplumu aydınlatmakla’ görevli kurumun hem de ‘kaynakların etkin kullanımını sağlamakla’ görevli başkanın eylem ve söylemleri sürekli eleştiri konusu olarak gündemde.

***

Son beş yılın verilerine bakıldığında, Diyanet İşleri Başkanlığı’na halkın kasasından aktarılan payın Sanayi ve Teknoloji, Kültür ve Turizm ve Dışişleri Bakanlığı gibi bakanlıkları geride bıraktığı görülüyor. Ancak kaynakların etkin kullanımını sağlamakla görevli Diyanet’e halk olarak bütçe yetiştiremiyoruz. Yıl bitmeden parası bitiyor. Üstelik bunun yüzde 95’i personel giderleri için kullanılıyor. Yani hizmet almak için vergi ödeyen yurttaş yüzde 5 ile yetinirken parasının geri kalanıyla devasa bir devlet kadrosuna maaş sponsorluğu yapıyor, başkanlığa bol miktarda lüks makam aracı satın alıyor.

Kanunda açıkça belirtildiği üzere din konusunda toplumu aydınlatmakla görevli Diyanet’in cuma hutbeleri de düzenli aralıklarla gündemi meşgul eden konulardan. İktidarın onay ve desteği olmadan herhangi devlet kurumunda yaprak oynamayacağı açık, dolayısıyla Diyanet’in tartışmalı hutbelerini iktidarın siyasi programından ayrı düşünmek nerdeyse imkânsız. 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesiyle beraber, hükümetin LGBTİ+ ve kadın haklarını kısıtlayan yasa çalışmalarıyla orantılı olarak, Diyanet’in de cuma hutbelerinde, görev tanımının dışına çıkan ve yönlendirici konuşmalarının artması tesadüf değil.

Kurumun ‘yaşam tarzı dayattığına’ yönelik eleştirileri, “hutbeler sadece hayatını İslam dini çerçevesinde yaşamak isteyenlere nasihatten ibaret, muhatapları da onlar” diyerek savuşturmak mümkün değil. Diyanet son olarak ülkedeki bütün camilerde okunan ve kadınların miras hakkına değinen bir hutbe yayınladı. Kötülüklerin temelinde kul hakkı ihlalleri olduğu söylenirken, “karşılıklı rıza olmadan yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek, ilahi adalete aykırıdır, dolayısıyla kişinin kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır” dendi. Bu, açıkça kadınların eşit miras hakkına itiraz anlamına geliyor çünkü İslam hukukunda kadının miras hakkı erkeğin yarısı. Devlet kurumları Anayasa’ya aykırı açıklama yapamaz ama görüldüğü gibi devasa bütçeli Diyanet’in bu konuda bir çekincesi yok. Türk Medeni Kanunu’na göre miras cinsiyet fark etmeksizin, çocuklar arasında eşit paylaştırılıyor.

Eğer Diyanet, sadece İslam dini çerçevesinde yaşamak isteyenleri muhatap alarak nasihatler veren bir kurum ise neden giderleri herkesin bütçesinden karşılanıyor, bu bir. İkincisi, eğer muhatabı belirli bir kesim ise ve miras hakkıyla ilgili söylenenler hem Anayasa’nın laiklik ve eşitlik ilkelerine hem de Medeni Kanun’a aykırıyken, sıradan bir devlet kurumu kadının miras hakkının yarıya indirildiği paralel bir hukuk mu talep ediyor?

***

Adalet Bakanlığı, boşanma davalarının süresini kısaltmayı hedefleyen, ‘Aile Arabuluculuğu’ sistemini içeren yeni bir yargı paketi üzerinde çalışıyor. Düzenlemeye göre tazminat, nafaka ve mal paylaşımı davaları boşanma davasından ayrılacak. Kadına karşı şiddet ve cinayetin katlanarak devam ettiği, cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği ülkemizde aile arabuluculuğunun örnek alındığı söylenen Avrupa’daki gibi sağlıklı bir şekilde uygulanabileceğini düşünmek ne yazık ki çok zor. Boşanma ve mal paylaşımı davalarını ayırma hazırlığı ve Diyanet’in kadının eşit miras hakkını yarıya indirmeyi kul (erkek) hakkı sayan hutbesi birbirinden ayrı okunamaz.

Diğer yazıları

Aurelius evine, Erdoğan tarihe döndü – Gözde Bedeloğlu

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe’de...

Kendi geçiminden sorumlu çocuk işçiler! – Gözde Bedeloğlu

Türkiye, çocuk yoksulluğunun dünyada en yüksek olduğu ülkelerden biri....

Kadın kırıma İtalya freni – Gözde Bedeloğlu

22 yaşındaki üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz’ın cesedi, 13 Temmuz...

Günlük 53 lira kahramana reva mı? – Gözde Bedeloğlu

Eskişehir’in Seyitgazi ilçesi yakınlarındaki ormanlık alanda çıkan yangında beşi...

Ares’e denizi çok gördüler – Gözde Bedeloğlu

Bu hafta yaşanan iki örnekte gördük ki, kıyılar istenildiğinde...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,052TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Dönüş Mümkün Mü? – Şener Elcil

Londra Konferansı’na isteksizce giden Makarios, orada Kıbrıslı Türklere devlet görevlerinde...

Kıbrıs’ta işlenmiş olan suçlarla ilgili ‘evet, ama’ denilemez… – Mihalis Mihail

Kıbrıslırum araştırmacı yazar Mihalis Mihail, Kıbrıs’ta yakın tarihimizde işlenmiş...

Kaç Yüz Lazım? – Levent Atikoğlu

Politikanın yüzü yoktur derler. Oysa ben tam tersini düşünüyorum....

“Süreç”e vicdani retçilerin de sözleri var – Ercan Jan Aktaş

Ekim 2024 tarihinde başlayan, devlet/iktidar elitleri tarafından itina ile...

Gerçekten siz buna “seçim” mi diyorsunuz? – Hasan Kahvecioğlu

Gerçekten siz, Ekim ayında kurulacak sahneye “seçim” mi diyorsunuz? Her...

“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi – Ümit Kardaş

İtalya’da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Kuzey’de, ulusal azınlıkları olan...

Devletin yayılmacı aklının eleştirisi – Zafer Yörük

Türk dış siyaseti, sınırları korumaya odaklı savunmacı bir doktrine...

İsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti – Fehim Taştekin

Suriyeli siyasi aktörlerin 1930’larda Siyonist Yahudilerle başlayıp İsraillilerle devam...

Canlı yayın