Son yazılarımdan birisi, oldukça uyarılar içeriyordu. Tarihi önemli günlere tanık olduğumuzu, somut olaylarla anlatma peşindeydim. Tabi ki ülkemizde bunun farkında dahi olunmadığı somut sonucu da ekliyordum. Gerçekten uyarım önemliydi. Hem de yeni tarihi sürece doğru kararlar alınıp hamleler yapılıyorken, ayni zamanda konuyu zenginlik bakımından tamamlayacak ek koşullar da vardır. Nitekim tarihi tanıklık yanında ayni anda tesadüfen de olsa yakın tarihin önemli günleri de ekleniyordu. Geçmişten günümüze ve gelecek öngörüler bakış açısından epey önemli birikimi sağlıyordu.
Durup dururken yazmadım. Zaten en basitiyle, sınırlar dahi artık kesin değildi. Üstelik gericilik ile sömürgeleşmesinin yeni sentezleşmiş biçimini de direk yaşıyorduk. Şu günler ise hem yeni adımlar hem de yakın tarihle anımsatma ikilemli karışık adımlar süreci devam etmektedir.. bunlar geleceğin de aynası gibidir. Güç denklemleri bozulmadığı müdetçe…
Hiç uzağa gitmeyecem. Ortadoğu coğrafyası ile bize indirgeme yapacam. Adımların her alanda hissedildiği, birçok bilgi eksikliği ile hafıza kaybının da bilmemeğe yaradığı koşullarda bulunuyoruz. Buna ek olarak, yaşananlara rağmen bizde nerede ise sıfır derecesinde tartışılmasıdır. Sadece sunulan resmi algıyla haber yapıp kalınma kısırlıkta kalmayla yetiniliyor.
Son yeni adımlar epey karışık. Üstüne yakın tarih günleri de geliyor. Hiç fazla konuyu uzatmayalım: PKK silah brakışıyla açıklanan pratik, epey konuşuluyor. Konuyla eksiklikleri iki yazımda belirtim. Konunun bir de resmi idolojik dayatılı zayıflığı vardır. Düne dek PKK karşıt görülüyor, karşıta suçlama tutumu da dayatılıyordu. Hat da konuyu bilmeyen dahi karşıtını böylesi simgeyle suçlayıp haklı olduğunu dahi kabullenen kitlesel kültür de oluştu. Şimdi, suçlanan ve durmadan korkutucu halde vurgulanan PKK birden tersdüz oldu. İşin ufak pratik paradoksuna bakalım: son anlaşma ama bilinmeyen anlaşma sonucu ortaya çıkana bakın: devlet zafer ilan ediyor. Probagandasını ona göre süslüyor. Fakat bugüne dek PKK karşıtlığına destek veren kitlelerde sevinç başarısı yok. Dahası, kuşkuları vardır. Buda sağlanan tektip kitlesel psikolojik hareketinin en ufak hamledeki karışıklığını gösterir.
Ayni durum başka şekilde kürtler içinde var. kendi politikacıları nekadar da “barış umudu” ponpalasa da sonuçta güvensizlik gerçeği geçmişten gelen uygulamalarla adeta resmi sevince katılamıorlar. Yine de belirli kesim silahların susmasını, imha edilme başlanrgıcına karşı değiler. Ama net olan hala devamımın bilinmemesi ve yaşananların hala yüzleşilmeden ayni çizgide brakılarak devam edilmesidir.
****
Konu malum. Üstelik tekrar tekrar belirtecek olursak: olayın bölgesel koşulların da katgısının olduğu kesin. PKK gerçeğinde bölgesel güç olma durumu da kesin. Bu bağlamda, birçok ulusalcı ve merkezi kesim PKK içeriğinin nereye dek uzadığı tartışmaları var. hat da yaratılan imgeyle deyrlendirme yapılıyor. Suriye ve iran ekseni şimdiden eklenme konumunda. PYD ve PJK nın da silah brakma veya imha koşulu konuşuluyor. Çünkü başlangıç ile iimdiki sonuç genişleme bakımından makası aştı. Ama salt Türkiye diye düşünülürse de eksik hep kalacak. Buda devamında gelecek Suriye, iran şer eksenli tasfiye politikalarının da geleceğini direk ilgilendirmektedir.
Bu gelişmelerin Ortadoğuda olduğunu, Amerika ile ingilterenin direk etki yaptığını, siyasal seçenek olarak cihatçılara varan karanlık örgütlerin serpiştirilme hali de konuyu salt bir lafla sığdırma olmayacağının işaretidir.
Ayni zamana bakın: tam da Cuma günü PKK silah brakma veya imha etme eylimi ile süreç kapatma günleri yaşanırken, birkaç gün sonra 15 Temuz, Kıbrıs darbesi ve Türkiye müdahalesinin de yıl dönümüne geliyoruz. Buda tam da Ortadoğu haritası için bir zaman kıyaslama fırsatı vermektedir. Nasıl ki PKK olayında Türkiye varken, yıllar önceki askeri cunta ve müdahal döneminde de Türkiye var. ozaman da daha sonra olan gelişmelerde resmi kesimler pek de vurgulamasa da yakın tarih deneyimi hep aklımızın bir yerinde kaldı. Nitekim Türkiye Suriyeye girerken, daha ilk günden benim gibi birkaç kişi direk olarak Türkiyenin Suriyeden çıkmayacağını, orayı yapılandıracağı öngörüsünü kesin şekliyle vurguladık. Aradan geçen dönemde de kanıtlandık. Dahası, devrilmesi gereken Esat rejimi yıklmasına karşın Türkiye Suriyeden askerlerini çekmedi. Belirli bölgeği korumanın ötesinde kendine bağımlı hale de soktu.
Yakın tarih ile günümüz koparılınca da neyin olacağını biz yine Afrinde yaşadık. Türkiye Afrine girerken ki bazı yorumlar üzerine direk Erdoğanın kükremesi ile Bursa talimatı Lefkoşada Afrika gazetesi saldırısı ile meclis işkaline dönüştü. Ama tüm bunlar yaşanırken bile bazı resmi çevrelerde yaşanmamış gibi geçiştirildi.
***
Yeni adımlar atılıyor. Coğrafyadaki kayışlar yeni kararlarla kalıcılaşma peşinde. Bunlar olurken de Türkiye PKK anlaşması ama açıklanmayan belgesiyle silah imha etme eylemi sembolik olarak gerçekleşiyor. Dün PKK kürtleri temsil edemez diyenler, şimdi tam aksi savunuyla bölgesel hegemonyaya oynanıyor. Ama Kıbrıs sorununun varlığı yakın tarihle fiylen adanın ikiye ayrılma çakışmasına karşın burada konuşulmaz. Konuşanlar da çok kolay ezber soyutlama ile “türk kürt” deyip bize de gelsin havasında. Olayları nedense biraz aşmak kimsenin işine gelmez. Hele de yaklaşan seçim ile değişen nifus gerçekleri kendi ilhaklaşma kültürünü de çoktan oluşturdu. Ozaman da boş ama atıp tutmalarla poletik arenada boğa yokken, boğa güreşi yapıyor havasında ağırmaya devam.