Türkiye’de Grup Yorum’un şarkılarına YouTube’dan sonra Spotify ve Apple Müzik’te de erişim engeli getirildi. İnterneti asıl kontrol eden bu ve benzeri dev platformlar yıllardır her yerde (ve çoğu zaman iktidarlar bizzat talep etmese bile) iktidarların çıkarına olacak şekilde kullanıyorlar bu güçlerini. 2000’lerin başından beri “geleneksel” ya da “eski” medya ve “dijital” ya da “yeni” medya ayrımını bu platformların “Kontrol edilebilir” ya da “Kontrol edilemez” olduğu ve bu medyaları tüketenlerin de “pasif izleyici” ya da “aktif kullanıcı” oldukları savı üzerinden yapan oldukça popüler bir söylem var. Bu teknolojik determinist söyleme karşı bu platformların toplumsal hareketlilik ve kriz zamanlarında, görünürde banal olan günlük akışın bozulduğu anlarda, ne yaptıklarına bakmak lazım. Herhangi bir verili an ve bağlamda “yeni medya” ancak “eski medya” kadar özgürdür; “geleneksel” diye nitelenen medyadaki demokratik ve özgür alan kapitalist toplumsal ilişkiler altında daraldıkça, dijital medyadaki bu alan da daralır. Çünkü dijital medya içinde bulunduğu toplumsal ilişkilerden ve tüm medya ortamından bağımsız bir varlık olarak var olamaz.
Devredilmiş, delege edilmiş, ya da özelleştirilmiş sansür diye nitelendirebileceğimiz, internetin yönetim ve kontrolünün özelleştirilmesi sonucu ortaya çıkan sansür uygulama ve süreçleri sadece Türkiye ya da benzer ülkelere özgü değil. Yakın tarihten başlayıp geriye doğru direkt ABD’den örnekler vereceğim.
Geçtiğimiz yıl ABD’deki hemen hemen tüm kampüslere yayılan soykırım karşıtı protestolar sırasında birçok eylemci ve grubun sosyal medya hesapları ya da içerikleri bizzat bu platformlar tarafından çeşitli derecelerde sansürlendi; polis ve diğer teşkilatlar her yaygın eylem zamanı olduğu gibi öğrencilerin iletişim, eylem çağrısı, örgütleme için etkili kullandığı bu teknolojilerin aynılarını bu kez eylemcileri fişlemek için kullanıyordu. Öyle ki önceki eylemlerden farklı olarak bu platformlar bu kez protestoların merkezindeki öğrenci ve öğrenci örgütleri tarafından oldukça temkinli kullanıldı. Henüz yakın tarihlerdeki “Siyah hayatlar değerlidir” eylemlerindeki deneyimleri bir yana, eylemciler bu dev internet şirketlerinin devletin çeşitli birimlerine kullanıcı bilgilerini ve platformlara arka kapıdan erişim imkanı verdiklerini eski bir istihbarat çalışanı Edward Snowden’in 2013 yılındaki ifşalarından beri biliyor. Twitter ve diğer platformlar Trump yönetiminin politikaları doğrultusunda bugünlerde hâlâ Filistin yanlısı hesapları sansürlemekle meşgul.
Küba Başkanı, WikiLeaks ve penguenler
Biraz daha geriye gidersek, Twitter’ın önceki sahibi döneminde, 2019’da, şirket Küba Başkanı Miguel Diaz-Canel, diğer devlet yetkilileri ve Küba medyasına ait hesapları iki gün askıya almıştı. Diaz-Canel’in olası yakıt kıtlığı ile ilgili konuşmasını Batı medyasının fiili sansürü ve çarpıtmalarını kırabilmek için Twitter’dan canlı yayımlayacağını duyurmasının ardından Twitter, ABD hükümetinin politikaları lehine, tüm bu hesapları konuşma bitene kadar sansürledi.
2010’da WikiLeaks, ABD’ye ait binlerce diplomatik yazışmayı yayımladıktan sonra PayPal’den Amazon ve internet hizmetleri firması EveryDNS.net’e kadar tüm bu dijital medya şirketleri herhangi bir talep veya yasal işlem olmaksızın, yine ABD’deki iktidarın yararına WikiLeaks’e verdikleri tüm hizmetlerini sonlandırdılar.
2014’te Twitter’a Türkiye’de erişim engeli getirildikten sonra kullanıcıların sansürü VPN, Tor gibi araçlarla aşmasına, Galatasaray Kulübü dahil bazı büyük hesapların ilk günlerden yasağı tanımayıp tweet atmaya devam etmesine, sonunda da Anayasa Mahkemesinin yasağı kaldırmasına rağmen Twitter mahkeme kararlarına konu hesap ve içerikleri kaldırmakla kalmamış, hükümetin talebi doğrultusunda da sansür uygulamaya başlamıştı. Dönemin başbakan yardımcısı da “Şimdi Twitter hizaya geliyor” dedi. Sonuç olarak yasağa rağmen insanların VPN ve Tor kullanarak bu platformlara erişmelerinin bu şirketler için bir değeri yok, çünkü kullanıcı bilgileri Tor ve diğer servislerin kullanımı nedeniyle yanlış veya perdelenmiş olarak akıyor bu şirketlere; onlar için kullanıcı hesaplarının değeri toplayabildikleri kadar çok ve detaylı kişisel bilgi sağlamaları.
ABD’nin çıkarlarına uygun olarak WikiLeaks’e hizmetlerin kesilmesinden Türkiye’yi memnun etmek için uygulanan sansürlere kadar, internetin kontrolü/yönetimi özelleştirmesinin, devredilmiş sansür, devredilmiş gözetim ve devredilmiş telif uygulamalarının haklar, özgürlükler ve hegemonya açısından sonuçları örneğin Gezi eylemlerinde CNN Türk’ün penguen belgeseli yayımlamasından daha az önemli değil.