Erdoğan’ın atadığı hükümetin başı Ünal Üstel, işgalin yıl dönümü 20 Temmuz 2025 tarihinde, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gıbrıs’a geleceyini duyurdu. Erdoğan, 640 yatag kapasitesine sahib hastanenin temel adma edginliyini yapacag (“Üstel: 20 Temmuz’da” 2025). Yenñi yapılacag hasdanenin tanıtımı yapıldı. Bu tanıtıma sömürge parlementosu bağımsız milledvekili Jale Refik Rogers’da katıldı. Rogers, SİM TV’de “Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri kalkıp bizlere nasıl bir hastane yapılacağını, nereye yapılacağını, standartlarının ne olacağını ve bu hastane yapıldıktan sonra Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde ne yapmayı planladıklarını anlattılar” dedi. Rogers gonuşmasının devamında, “Sanki kendi ülkelerindeki bir projeyi anlatır gibiydiler. Bu durum gerçekten utanç verici” ifadelerini gullandı (“Rogers: Sanki” 2025).
Rogers’ın gullandığı iki ifade diggad çekicidir. Birincisi “Sanki kendi ülkelerindeki bir projeyi anlatır gibiydiler”, ikincisi da “Bu durum gerçekten utanç verici” ifadeleridir. Yerleşimci kolonyalizmde yerleşigler sömürgeleşdirilen tobrag parçasını yurd yabmaya gelir. Sömürgeci, işgal eddiyi tobragları gendi ana yurdunun parçası olarag görür. Sömürgecinin işgal edilmiş tobrag parçasına bakışıynan, yerlilerin ana yurdlarına bakış açısı farglıdır. Bir yerleşimci “yurd” ifadesini gullanabilir. Ancag onun yurddan annadığıynan, yerlilerin yurddan annadığı çog farglıdır. Sömürgecinin yurd annayışında, tobrag yurdlaşırkana, sömürgecinin yurd tasarısının içinde yerliler yogdur. Tobrag yerlilerden arındırıldıgca, sömürgeci tobrağı yurdlaşdırır. Yerleşimci kolonyalizm tobrağın fethedilmesi ve yerlilerin yog edilmesi üzerine gurulu bir siyasal teoridir. Sömürge koşullarında, yerlilerin yurduyla gurduğu bağ yurdsuzlugdur. Yerliler için yurd, gendi tobraglarında görünmez olduğu yer demegdir. Başga bir ifadeynan, yerliler için yurd hayalete dönüşdügleri bir mekandır.
Gıbrıslı bir kadın siyasedçi “kendi ülkeleri” ifadesini gullanırkana aslında demeg isdediyi şey “ülkesinin gendinin olmadığı”dır. Onnarın ülkesiyle, gendi ülkesinin ayni olmadığı gerçeyidir. Bu durumun “utanç verici” olması da aslında Gıbrıslıların “utanılacag bir durumda” olduğudur. Yerleşigler işgal edilmiş tobraglarda çuvalırkana, yerliler yannızlaşmagdadır. Yerleşigler için yurd çuvalmag, yerliler için yurd yannızlaşmagdır. Yerleşigler yurdlarında “doğallaşırkana”, yerliler ise yurdlarında “eyrelti” dururlar. Gün gelir, sömürgeci size bu tobraglarda “hiçbir işe yaramadığınızı” söyler. Hadda daha da ileri gider, “bu tobraglarda zararlı bir varlıg” olarag sizi niteler. Bundan dolayı da “imha” edilmesi gereken bir ava dönüşürsünüz. Sömürgecilig ilişgileri derinleşdirildigce, yerliler bilem “bu tobragları ben hagedmem” düşüncesine kapılır. Böylece gendi gendinin imha edilmesini meşru görmeye başlar.
Bu ilişgi biçimi “gocasından dayag yeyen ve hag eddiyini düşünen” gadında ya da “gocası gadını dövdüysa muhaggag hagedeceg bir şey yabdı” düşüncesine sahib olan bir gişide de saglıdır. Öğredmenin öğrenciye şidded uygulaması ya da anaların, bubaların çocuglarına şidded uygulaması da benzer örneglerdir. Şiddetin, tarafların gözünde meşrulug gazanması süreci üzerinde durmag zorundayıg. Patron ve işçi arasındakı ilişgi biçimi da aynidir. Bir işci işden atılmışsa ya da bir işci düşüg maaş alıyorsa gurulan ilişginin bir sonucu olarag sömürülen taraf gendini heb “suçlu” olarag görür. Sömürgeci ve sömürülen arasındakı bu şidded ilişgisinin kökeninde, sömürülen “gendi gendine sömürgecinin gözlerinden” bagmaya başlar. Bu bakış açısının sonucu, sömürülenin yog edilmesiynan sonuçlanır.
Auguste Edouart’un, 1835 yılına aid “The Magic Lantern” isimli bir çalışması vardır. Bu resim bir odanın içindeki silüedlerden oluşur. Silüedlerden biri duvara bir görüntü yansıdır. Yansıtılan görüntüde insannarın ve hayvanların ne oldugları bellidir. Silüedler bir odaya toblanmış o görüntüleri izlerler.
Silüed kısıdlı bir şavgda, biraz daha parlag bir backgroundda görünen birinin veya bir şeglin ana hadlarnın göründüyü goyu bir rengde “görünme” halidir. Silüedin ne olduğu belli deyildir. Onun rengi yogdur, ruhu yogdur. Silüedin, tarihi, sesi yogdur. Silüed vardır ama yogdur! Türk yerleşimci kolonyalizmin hüküm sürdüyü bu tobraglarda Gıbrıslılar silüed gibindirler. Rengleri, ruhları, tarihleri, sesleri yog edilmişdir. Gıbrıslıların sömürgeleşdirilmiş tobraglarında, Gıbrıslıların ne oldugları belli deyildir. Gıbrıslılar vardır ama yogdurlar. Gıbrıs’ın kuzeyinde Gıbrıslılar Türkiye tarafından birer silüete dönüşdürülmüşdür. Dışarı çıgdığımda, galabalıglar içinde dolaşdığımda ara ara silüedler görürüm. Goyu rengde bir görüntü yürür. Bir gavede gavesini içer. Goyu rengli bir görüntü araba sürer. Çiçeg koglar. Şeherin parglarında goyu rengli görüntüler çocuglarnın elini sıkı sıkı dutarag ağaçların altından geçer. Goyu rengli ne olduğu belli olmayan görüntülerden oluşur bu ada yarısı. Sömürgecilig sömürülenin bütün rengini çalar… Onu bir mahlukata dönüşdürür ne olduğu belli olmayan.
Nod: Yazıda gullanılan görsel Auguste Edouart tarafından 1835 yılında çizilen “The Magic Lantern” isimli çalışmadır.
Gaynag
“Rogers: Sanki kendi ülkelerindeki bir projeyi anlatır gibiydiler….” Haber Kıbrıs. 24 Haziran 2025. https://haberkibris.com/rogers-sanki-kendi-ulkelerindeki-bir-projeyi-anlatir-gibiydiler-1234-2025-06-24.html
“Üstel: 20 Temmuz’da Erdoğan geliyor, 640 yataklı hastanenin temeli atılacak.” Kıbrıs Postası, 19 Haziran 2025. https://ww2.kibrispostasi.com/c35-KIBRIS_HABERLERI/n565483-ustel-20-temmuzda-erdogan-geliyor-640-yatakli-hastanenin-temeli-atilacak.