tüm yazılar:

Emperyalist savaş, devrimci tutum ve görevler – İbrahim Varlı

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Bundan yüz yıl önce, egemenler dünyayı hızla 1’inci Paylaşım (dünya) Savaşı’na sürüklerken Sosyalist Enternasyonal’in 24-25 Kasım 1912 tarihlerinde Basel’de gerçekleşen olağanüstü kongresinde solun-sosyalistlerin savaşa karşı alması gereken tavra ilişkin kılavuz niteliğinde kararlara imza atılır.

Zira 20. yüzyılın henüz başlarında yaklaşan emperyalist savaşın ayak sesleri duyuluyordur. Bir yanda paylaşım rekabetine geriden katılmanın agresifliği içerisindeki Alman militarizmi, diğer yanda İngiliz ve Fransız emperyalizmi kanlı dişlerini bilemiştir.

***

Dönemin hegemon gücü “üzerinde güneş batmayan” Britanya emperyalizmidir. Ancak rekabete sonradan eklemlenen Almanya’nın şaşırtıcı hızdaki yükselişi yeniden paylaşımı dayatır. Artık yeni bir denklem söz konusudur.

Güç merkezleri arasındaki rekabet ve sürtüşmenin neden olduğu gelişmeler, yaklaşan tehlikenin ne boyutta olacağının ipuçlarını verir. O güne kadar olmayan çapta bir yıkımın izleri şiddetli şekilde hissedilir. Artık yeni bir çağın, mali sermayenin hükmettiği, yeni bir dönemin kapıları açılmıştır.

Lenin, kapitalizmin bu gelişim sürecini, “Kapitalizm geliştikçe hammadde eksikliği de kendini o denli duyurmaktadır; rekabetin koşulları o denli sertleşmekte, bütün yeryüzünde hammadde kaynakları arama çabaları o denli alevlenmekte, sömürgelere sahip olma savaşımı o denli amansız olmaktadır” sözleriyle açıklar. (Emperyalizm, Kapitalizmin En Yüksek Aşaması)

Lenin’in ifadesiyle kapitalizm en yüksek aşamasına, yani emperyalizm çağına girilmiş, bu durum o ana kadar her bir toprak parçası paylaşılmış olan dünyanın yeniden bölüşülmesini da beraberinde getirmiştir.

Emperyalist kapışma şiddetlenmiş, güç merkezleri arasındaki paylaşım rekabeti patladı patlayacak durumdadır. Ve bu önceki kapışmalardan farklı olacaktır, zira dünya artık bambaşka bir yöne doğru akmaktadır.

Sosyalistler de dünyayı kana bulayacak olan savaşı öngördüklerinden bu gidişata nasıl müdahale edilebileceğine dair kafa yorarlar.

İşte yeni bir çağ dönüşümünün kendisini dayattığı tam da böylesi bir atmosferde Sosyalist Enternasyonal’in Basel’de toplanır. Almanya ve Fransa sınırındaki bu küçük İsviçre kentinde proletaryanın savaşa ilişkin tutumu belirlenmeye çalışılır.

25 ülkeden 555 delegenin katıldığı kongrede yaklaşan savaşa karşı sosyalistlerin nasıl bir tutum takınması konusunda bir dizi önemli kararlar alınır.

İşçilerin savaşta birbirlerini vurmaları cinayettir.

Bütün araçlarla, savaşı önlemek için, ellerinden gelen bütün çabayı göstermek, bir görevdir.

Yaklaşan savaş bir ulusal kurtuluş savaşı değildir ve dolayısıyla “anayurdun savunulması” fikri işçi sınıfının tutumu olamaz.

Yaklaşan savaş açıkça emperyalist bir savaştır.

Ama yine de savaş patlarsa kapitalist egemenliğin düşüşünü hızlandırmak için, savaşın yaratacağı bunalımdan var güçle yararlanmak temel bir görevdir.

***

Gelmekte olan savaşa karşı proletaryanın tutumuna ilişkin Stuttgart ve Kopenhag kongrelerine de atıf yapılarak savaşa karşı savaşım için, bütün ülkelerdeki proletaryanın eylem kuralları açıkça bildirilir.

Beklenen savaş kısa bir süre sonra patlak verir. II. Enternasyonal’in de maskesi düşer. Enternasyonal’in önderleri, kongre kararlarına rağmen işçi sınıfına ihanet etmekte tereddüt etmez. Tarihsel bir ihanete imza atılır. Basel Manifestosunda alınan kararların tam tersi yönde kararlara imza atılır. “Anayurdun savunulması” gerekçesiyle kendi ülkelerindeki savaş politikalarına onay verirler.

Bu ihanetin başını ise Enternasyonal’in en büyük gücü olan Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) olur. SPD’nin açtığı yoldan Avusturya, Fransa, Belçika ve İngiliz sosyal demokratları da geçer.

Savaş isteyen egemenler böylece “iç cephe”yi de sağlama almış olur. Kapitalist-emperyalist egemenlerin bu “moralle” bile isteye çıkardıkları tarihin bu ilk dünya savaşı on milyonlarca kişinin yaşamına mal olur. Ülkeler yıkılır, parçalanır, sınırlar değişir. Öyle ki savaş son bulurken dahi yenisinin tohumları ekilir. Ve geride II. Enternasyonal’in yani sosyal demokratların tarihi utancı kalır.

***

Yüz yıl sonra küresel güç merkezleri arasında yeniden hegemonya ve paylaşım savaşı şiddetlenirken Basel Kongresi ve Enternasyonal’in ihanetini hatırlamalı. Emperyalist savaş ve kapışmalara karşı devrimci tutum bellidir.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img