Son yeniden Keşmir krizliyle oluşan Pakistan Hindistan gerilimi, nükler güç oma gerçeği ile korkutuyor. İki devlet ilişkisindeki hançer saplamanın efendisi ise İngiltere idi. Keşmir konusu muğalakta brakıldıydı. Şimdi Keşmirdeki turistlerin taranmasıyla birlikte yeniden sıcak temaslar karşılıklı başladı. Tam da konu konuşulurken, özellikle Hindistandaki Keşmire yönelik saldırıyı yapan örgütün Pakistanla ilişkiai de konuyu ateşlerken, aklıma kısa zaman önce tartışılan kavram geldi: Pakistanlaşma…
Hatırlarsanız, Suriye olayları gelişirken, Türkiye Suriyeye hem müdahale hem de göçmen devatmeler hızlanırken, bazı kesimler uyarılarla kavram seçiyordu. Suriyeleşeceğiz deniliyordu. Hem göçmen mülteci hem de Suriyeye işkal etme hamleleri, bataklık olarak anlayanlar da vardı. Bazısı de resmi idolojik ayakla yeni Osmanlıcılık fetiyle övünüyordu. Fakat başta Fehim Taştekin gibi bölgeği iyi tanıyan kişiler de uyarıyordu. Türkiye Suriyeleşme değil daha doğru kuramla Pakistanlaşacak deniliyordu. Pakistanın geçmişte yaşadıklarına benzer sonuçların olasılığı uyarısı yapılıyordu.
Peki, Pakistanlaşma kuramı nasıl gelişti. Türkiye neden beznzetiliyordu…
Pakistan çelişkilerle dolu bir eksende oturuyor. Hem Çinle iyi ilişkileri var hem de ABD etkisinde coğrafya halindedir. Nitekim seçimi kazanan Ünran Hanın sırf Amerikaya ters düşme sonucu, Pakistan ordusu tarafından diskalife edildiği anlayışı yaygındır. Özellikle Amerikaya Çin yanında üst vermemesi veya Rusyaya karşı ambargoya girmemesinin devrilmesinde önemli rol oluşturduğu tahminnleri geniş kabul görüyor.
Salt bu değil: Pakistan kurulduğu andan beri batının hep müdahalelerine uğradı. Özellikle yapılan askeri darbelerde ABD etkisinin olduğu inancı yaygındır. Diyeceksiniz ki bu durum birçok yeni sömürgede de yaşandı. Ama Pakistanlaşma simgesi kuram olarak konulmadı. Doğrudur: ama yine de bazı genel bilgilerin bilinmesinde zarar yok.
Pakistanşaşma sürecinin başlangıcı, Soviyetlerin Afkanistan işkaliyle gelişti. Başta Amerika ve arap gerici devletleri, Sovyetlere karşı cepe kurmak için Pakistanı seçtiler. Pakistanda diktatör Ülhak vardı. CİA eğitimli, Sudi finansmanlı, arap ülkeleri ağırlıklı cihatçı toplayıp önemli bir itifaklı yapı kurumsallaştırıldı. Bu kurumsal yapının yöneticilerinden biri de Binladin idi. Yetiştirilen cihatçılar, Afkanistana sokularak Sovyet ile yandaşlarına karşı savaştırıldı. Geniş bir islam cihatçı yapı Pakistanın önemli yerlerinde yerleştirildi.
Pakistanlısol kesim ile aydınlar hep uyardılar. Bu politika ile Pakistanın tehlikeye atılacağını söylediler. Ama Ülhak aldığı destekle de buna uymadı. Giderek Pakistanda gericilik yayıldı şeryat isteyen yapılar güçlendi. Ülkenin özellikle kuzeyi denetimden koptu. Birçok chatcı örgüt cirit atmaya başladı. Pakistan Talabanı gibi yapılar yayılma eyliminde oldu. Yetmezmiş gibi direk öteki alanlarda da cihatcılık dinle sosyaldı. Hindistanla sorun olan Keşmir için de Paakistanda islami chatcı örgütler desteklendi. Keşmire yönelik eylemler Pakistan üzerinden gerçekleştirildi. Örgütlerin Pakistanda kampları dahi açıkça oldu. Zaman zaman demokrat yönetimler bunların alanlarını hiçolmazsa kısmaya çalıştı. Fakat ömürleri yetmedi.
Pakistan salt Pakistanlıların değil, birçok dini islami örgütün de belirli yerlerdeki etkileriyle de kontrolsüz ülke haline geldi. Bunun son örneği Keşmir konusundaki Hindistanla yaşananlardı. Keşmire talepken, o yöreğe karşı savaşacak yapıların da kampları Pakistandaydı. Bir anlamda Pakistan ülkesinde cirit atan örgütlerle gericilik epey güçlendi. Dini motifli partiler ise şeryatı açıkça savunarak yönetime getiriliyor. Ümran Han gibi ülkede birtakım değişim yapmak isteyenlere darbelerle sonları hazırlanıyor.
****
Peki; bu gelişmelerle Türkiyenin alakası ne: neden Türkiyeye Pakistanlaşma tehlikesi ismi öngörülüyor.. çünkü, Türkiye Suriye politikasına girerken, benzer kuralları uyguladı. Hem cihatçı örgütlerin geçiş alanı, hem Suriyelileri alarak onları kulanmaya uğraşıyor. Cihatçı yapıların cirit atması ise ülkede birçok sosyolojik, siyasi taşları da oynatıyor. Sınırlardaki geçiş veya ülkede olan cihatçı gerçeği, giderek Türkiyenin de Pakistana benzeyeceği korkuları güçlendirdi. Üstelik Türkiye de Ortadoğunun siyasal islam lideridir. Pakistanın Afkanistana karşşı sireniş merkezi olması gibi.
Hindistanın Keşmir bölgesine saldırı oldu. Bunu üstlenen örgütün yakın denilen yapısı Pakistanda Pakistan cihatçı yapıların cirit atığı ülke. Hindistanda ise faşist Modi iktidarda Hindu faşizmi ile devlet biçimine yöneldi. Şimdi, Pakistan en basitiyle, kendi ülkesinde kamp kuramısına izin verdiği örgütler, başka ülkelerde fayliyet yaparsa, hedef Pakistan topraklarının da olma olasılığı hep mümkündür. Burada benzetme adına Türkiyeye de ülkedeki cihatçı kesim kalıcılaşırsa ve başka ülkelerde eylem yapınca, hedefe Türkiyenin de konma korkuları hep vardı. Afkanistan ve Suriye benzerlikleri farklı olsa da siyasal tutum ile aeçilen idolojik benzerlik ister istemez Pakistanlaşma ismi Türkiyeye de tehlike olarak konulmaya başlandı.