Sistem bozuk değil,
Ne yazık ki yaşadığımız Sistem bu…
Muhalefet iktidarın yaptığı her işte bu tepkileri veriyor. Ya korktuğundan ya da yönetemediğinden dem vurarak kendilerini ya da insanları avutuyor.
Muhalefet partileri, iktidarın her adımını “korku” veya “yetersizlik” üzerinden eleştirerek kitleleri tatmin etmeye çalışıyor. Oysa iktidar bloku, planlı bir şekilde yol alıyor; kutuplaştırıcı dilini kullanarak hakikati manipüle ediyor, gerçek dışı olanı norm haline getiriyor. Yönetim krizi iddialarına rağmen, kaosu daha da derinleştirerek kontrolü sağlıyor. Burada temel mesele, “yönetememe” değil, kaos üzerinden konsolidasyon yapma becerisidir.
***
İktidarın gücü, yalnızca siyasi araçlarda değil, muhalefetin düştüğü stratejik hatalarda da yatıyor. CHP ve CTP gibi partiler, iktidarın “bireyselleştirme” taktiğine yenik düşerek sistemsel eleştirilerini kişiselleştirilmiş mücadelelere indirgiyor. Örneğin, İmamoğlu veya Tatar gibi figürler üzerinden yürütülen tartışmalar, iktidarın hayat içerisindeki asıl sorunları örtme stratejisine hizmet ediyor. Bu durum, muhalefetin “statüko eleştirisi” yaparken statükoyu yeniden üretmesiyle sonuçlanıyor.
Dahası, “yönetemiyorlar” söylemi, esas iktidarın kaosu yönetme kapasitesini göz ardı ediyor. İktidar bloku, toplumun sinir uçlarına basarak korkuyu yönetiyor; kutuplaşmayı bir güç aracına dönüştürüyor. Bu süreçte muhalefet, “dönüşüm vaadi” yerine iktidarın diline hapsoluyor
***
Türkiye ve Kıbrıs’ta siyasetin temel açmazı, statükoyu kıracak radikal bir dilin ve pratiğin yokluğunda gizlidir. Muhalefet, iktidarın dayattığı gündemi kabul ederek dönüştürücü bir siyaset üretemiyor. Oysa toplumsal talepler, sistemin temsil kriziyle doğrudan bağlantılıdır. Halkın yönetilmeye razı olmaması, yönetenlerin eski yöntemlerle iş görememesi, bir “meşruiyet krizine” işaret ediyor. Ancak muhalefet, bu krizi alternatif bir siyasetle doldurmak yerine, iktidarın kurguladığı sahte ikilemlere dahil oluyor.
İktidarın gücü, biraz da muhalefetin zaaflarında gizlidir… “Dağılıyorlar” veya “korkuyorlar” gibi söylemler, iktidarın konsolidasyonunu görmemizi engelliyor. Çözüm, statükoyu besleyen dilin reddedilmesinde ve dönüştürücü bir siyasi projenin inşasında yatıyor. Muhalefetin kaosu yönetme iddiasındaki iktidara karşı çıkabilmesi için, sistemi eleştirmekle yetinmeyip onun yerine geçecek bir vizyonu da sunması gerekiyor.
Unutulmamalıdır: Gerçek siyaset, iktidarın oyun alanını daraltmakla değil, yeni bir oyun kurmakla mümkündür.