Yirmi dokuz ocakla süreç başladı. Sürekli halsizlik, Çarşamba günü iyice artı. Yemek yemeğe dahi kalkış zorluğu çekiyordum. Hemen arkadaşımı arayıp Acile yolandık. Nerden biliyordum ki haftalarca başlayacak sağlık maceramın kapısına doğru gidiyordum.
Acile vardık. Daha ilk bekleme anında bildik gerçekler birer birer karşıma geliyordu. Birkaç Kıbrıslı yerlinin mırıltısı durumu özetliyordu: burayı da aldılar. Nereden bakarsan bak, eski Kıbrıslı pek yok. Artık hastahane de bizim değildir. Bunları birkaç kişi mırıltıyla konuşuyordu. Etrafta adeta her telden insanlı dünya manzaralı insanlar vardı. Bir anlamda sağlıkla söylenen işlevin ilk önemli itirafıyla karşılaşıyordum.
İçeriğe girdik. Ben birkaç gün belki kalırım beklentisindeydim. Fakat, gelen iki sokrtorum konuşması, bana dikkatli olmamı anlatıyordu. Böylelikle senelerdir yazdığım, tehlikelerini vurguladığım sağlık gerçeğinin şimdi tam ortasında ordan oraya savruluyordum.
Bir önemli ek yapacam: senelerdir sağlık sistemi hakında, yazdım ve prokramlarda dosya yaptım. Tehlikeleri hep anlatmaya uğraştım. Ne yazık ki öngörüler doğru çıktı. Ama kayden de biz olduk. Şu basit ayrımı yapalım: gerçekten yaklaşı sekiz hafta kalışım yeniden tekrarladığı gibi, sistem çöktü. Çökemkle kalmayıp, çürümüşlğükler de elimizde kaldı. Ama şu ince farkı da koyalım: kurumsal çöküş doğrudur. Ancak içine serpilip çalışan insanlar arasında iyi niyetlilerin olmaması da değildir. Kimisi bu çökmüşlükten fayldalanırken, bazı kişiler de bu çirkefe rağmrn birşeyer yapma uğraşındaydı. Öyle olmasa ben canlı çıkmazdım.şaka değil, öğretmen arkadaşımın kızı olmasa ilk günden fatihalık olacaktım. Hem iyi hemrantcı hem de fırsatçılarla karışık bir iki aylık dönem yaşadım. En basit ilacın olmayıp dıştam alma veya kontorldeki dosyamın doktorumun gelip dahi bwnimle konuşmama durumları sadece akışkalıktaki bazı basit normalleriydi.
Öyle günler yaşadım ki gelen hastadan, davranışlara adeta koşulların savrulmasında bunalıp kaldım. Öyle ki kalp krizi ve ameliyatını beklerken, ansızın taburcu olma sürecine konmam beni iyice kızdırdı. Sağolsun, arkadaşımın kızı uyarrak benim kalp ameliyatına yönlendirmemi de sağladı. Olmasa, eve gönderilecek ve sonuç artık malumun ilanı olacaktı. Böyle koordinasyonsuzluklarda başıma geldi. Hele iki kez ameliyat kapısından geri dönmem de benim sağlık durumumun kritikliği bilgisi olarak önemlidir.
Ne güneş gördüm, nede dünyadan haberlerim oluştu. Hat da akılda hep ilk yoğun bakımdaki bay hemşiresin bana aşağlayıcı akaretleri hep kulağımın bir yerinde saplanıp kaldı. Siyasi yaşamımda dahi faşistler böyle aşağlayıcı hakaret etmediler.
Sonunda ameliyatı oldum. Ayağımdan kesilen damarlar kalbe kondu. Yeni yaşama merhaba dedim. Hala hastalıkların yükünü taşıyorum. Haftalarca bazı kişilere hep şunu tekrarlıyosum: başaramadık. Mücadelesini verdik. Ama yenildik…
Şimdi hastahaneden çıktım. Ne zaman, öncelikle de sağlık yetkililerin inci laflarını duyunca, içim hep kabarıyor. Bu kadar yalan olmaz diyorum. Ama kanıtsayan insanlar ve burdan çıkar sağlayanları yan yana koyunca da normal karşılıyorum. Yeniden dünyaya merhaba diyorum. Ama hala tam toparlayamadım. Yardımcı olanları veya yanlış yapanları da elbet beynime çoktan kazıdım. Gerçek olan, sağlık sisteminin kendisidir. Devamında da yeni tehlikelerin de kendisine tanığım. Bunları da başka yazıya bırakıyorum.