tüm yazılar:

Boykot yüzleri ekşitti – Gözde Bedeloğlu

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşlarının gözaltına alınıp tutuklanmasıyla başlayan protestolar, 2 Nisan günü, ülke genelinde tüketimin durdurulması ile devam etti. Boykot, iktidar ve medyası tarafından her ne kadar CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıymış gibi yansıtılsa da meydanlardan yükselen bir talepti ve muhalefet dahil toplumun her kesiminden destek gördü. Dün, iktidar medyasının manşetlerine ve çalışanlarının yazdıklarına bakılırsa boykot etkili olmamıştı. Sabah’a göre, İBB’deki yolsuzluğun üzerini kapatmaya çalışan Özgür Özel’in ekonomiye sabotaj girişimi tutmamış, insanlar boykot çağrısına inat çarşı ve pazarlara akın etmiş, AVM ve marketlerde yoğunluk yaşanmıştı. Aksini gösteren görüntüler de vardı. Örneğin, müşteri olmadığı için tezgahlarını toplayan pazarcılar, insan trafiğinin gözle görülür oranda azaldığı meydan ve AVM’ler, kepengini tamamen indirmiş esnaf ve yeme-içme mekanları, sakin sokaklar… Boykot, eylemcilerin talebiyken, yine CHP’nin belediyelerdeki ‘yolsuzluğu’ örtme çabasının bir parçası olduğunu savunan Türkiye gazetesi de milletin asıl CHP’yi boykot ettiğini manşetine taşıdı.

***

İktidar, İmamoğlu ve ekibini hedef alan yolsuzluk suçlamalarında ısrarcı. Ancak bu iddialar halkın,  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın en güçlü rakibini bir operasyonla hapse attırdığına dair algısını değiştirmekte yetersiz kalıyor. Savcılık sorgusunda, “öyle duydum, böyle tahmin ediyorum, şöyle inanıyorum”dan öteye gitmeyen gizli tanık ifadelerinin dikkate alındığı ortaya çıkmıştı. Dün, Birgün’ün ‘İçeriden Dışarıya Mektuplar’ köşesinde Doç. Dr. Buğra Gökçe’nin mektubu yayınlandı. “Bana ne mal varlığım, ne hesap hareketlerimle ilgili bir anomaliden bahsedilerek soru soruldu, ne bir MASAK raporunda bahsedildi, ne de bir ‘gizli tanık’ ifadesiyle ‘şu konularda şunları yapmakla suçlanıyorsun’ ne de buna benzer tek bir soru yönetildi. Özetle, mali anlamda tek bir kusur ya da suistimalim bulunamamış ki soru sorulmadı” dedi. İstanbul Planlama Ajansı (İPA) başkanı Gökçe, suç örgütüne üye olmak ve rüşvet almakla suçlanıyor. İktidar medyası çalışanı Cem Küçük, Buğra Gökce için “Devletin verdiği rakamları baz almayıp kendi paralel açıklamalarınızı yaparsanız paketlenirsiniz” demişti. İPA, her ay “İstanbul’da Yaşam Maliyeti” raporu açıklıyor.

***

İktidara göre boykot tutmadı! İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Anadolu Ajans muhabirinin Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerinden derlediğini söylediği bilgileri, milletin ‘yıkıcı’ boykot çağrılarına prim vermediğinin ispatı olarak sundu. Buna göre 2 Nisan’da kartlı alışverişin tutarı Mart ayı ortalamasını geçti. 1 Nisan’da 14 milyar TL olan alışveriş miktarı 2 Nisan günü 28 milyar TL’ye yükseldi. Özetle, insanlar boykot gününde deliler gibi alışveriş yapmış. TÜİK’in açıkladığı enflasyon verilerini basit bir mutfak hesabıyla artık rahatlıkla çürütülebilecek seviyede ekonomi bilgisine ulaşan yurttaşın bu veriyi doğru kabul etmeme olasılığını bir kenara bırakarak, ekonomist Yalçın Karatepe’ye kulak verdiğimizde akla yeni sorular ekleniyor. Karatepe, sosyal medya hesabından Altun’a sormuş; “kamuya açık olan BKM sitesinden bu verilerin bağlantısını paylaşabilir misiniz?” Cevap yok, çünkü girip bakıyorsunuz sitede böyle bir paylaşım yok. Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, BKM’nin kart harcamalarına ilişkin olarak günlük değil aylık veri açıkladığını, haftalık veri açıklayan Merkez Bankası’na göre ise Mart ayının ilk üç haftasındaki tutar 1 trilyon 52 milyar TL. Yani günlük ortalama 50 milyar TL. Fahrettin Altun’un 2 Nisan günü için açıkladığı rakam ise 28 milyar TL. Hesap ortada, boykot etkili olmuş.  AKP’nin millete en büyük armağanı, onca yıl içinde yurttaşın hukuk ve finans alanındaki okur yazarlığını kuvvetlendirmiş olması. Gerçi bedeli çok ağır oldu ama durumumuz budur. Hukuki haklarımızın ve paramızın her zaman peşinde olmak zorundayız.

***

Rakamlar dışında boykotun etkili olduğunu, bizzat iktidar mensupları ve yayın organlarının tepkisinden görebiliyoruz. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, elini yüksekten açarak, tüketim boykotunun emperyalist bir operasyon olduğunu iddia etti. Oysa ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok değil bundan üç ay önce “Pahalı ürün satanları dize getirecek etkili yöntemlerden biri boykottur. Fırsatçılık yapanlara karşı en büyük kozumuz, satın almama özgürlüğünü kullanmaktır” diyerek yurttaşa yol göstermişti. Türkiye’de ikili hukuk işliyor olmasaydı, Uçum açık açık Erdoğan’ı emperyalist operasyon yürütmekle suçlamış olacaktı. Ama neyse ki, memlekette kişilere ve gruplara göre ayrı kuralları olan bir yargı sistemi var da Uçum, Cumhurbaşkanı hakkında böyle nahoş bir imada bulunmaktan kurtuldu. Tüketim boykotu, Uçum’un iddia ettiği gibi ne yeni nesil bir protesto ne de hukuka aykırı. Tarihi 1900’lerin başına, Osmanlı dönemine kadar geriye gitmekle birlikte, Anayasa’ya göre de suç değil elbette. Diğer yandan Anayasa Mahkemesi’ne göre Can Atalay’ın şu an hapiste değil mecliste görevi başında olması gerekiyordu. Anayasal özgürlüklerimiz adım adım elimizden alınıp ‘suç’ haline getirildi. Bu yüzdendir ki dün, aralarında oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu’nun da bulunduğu 11 kişi boykota destek paylaşımları yaptığı için gözaltına alınıp sorgulandı. TRT, boykota destek olan oyuncu Aybüke Pusat’ı dizi kadrosundan çıkardı. Ama Uçum, işin ucunun küresel emperyalistlere dayandığı konusunda ısrarcı. Örnek olarak benzer bir eylemin yarın (5 Nisan) ABD Başkanı Trump ve yönetimine karşı organize edildiğini söyledi. Gazze’yi ‘devralma’ planları yapan ‘milli ve yerli’ Trump’a meğerse ‘küreselciler’ oyun oynayacakmış. Duy da inan istersen.

***

İçinde bolca emperyalizm, mandacılık, millilik, yerlilik ve küreselcilik geçen, birbirinin tekrarı upuzun açıklamalar yapınca; aslında çok kısa ve açık anlatabilecek bir gerçeği, yani “hak, hukuk, adalet” talebini perdeleyemiyorsunuz. Üstelik ‘eski nesil’ boykotçuluğun tadına varmış, tüketimden gelen gücünü keşfetmiş ve uzun anlatılar çağını kapatmış yeni nesil için durum epeyce farklı. Her anlamda ‘görülmek ve duyulmak’ arzusu taşıyan yeni kuşağın sadece Türkiye’de değil dünyada da temel ihtiyaçlar seviyesinde yaşadığı yoksulluk ve yoksunluk resmen çığlık attırmaya başladı. Boykot etkili oldu mu, sorusuna geri dönecek olursak; dün Birgün’ün manşetinde yazıldığı gibi yargısı, bakanı, yandaş sendikası, ticaret odası, TRT’si, RTÜK’ü… her bir koldan boykota karşı çıktı. Bunun elbette ekonomik bir sonucu var ancak daha da önemlisi, yurttaşın bilinçli bir tüketici davranışıyla, ülkede yaşanan hukuksuzluk ve ekonomik çöküşün öfkesini doğru yere yönlendirip, hesabını doğru yerden sorması. Üstelik de bunu örgütlü bir şekilde yapması. Ana muhalefetin de bu kez yalnız bırakmadığı milyonlarca insan, hem birlikte hareket ederek güçleniyor hem de muhalefeti daha cesur adımlar atmaya teşvik ediyor, CHP, sistem içine sıkışan bir muhalefet partisi olmaması yönünde harekete geçmeye zorlanıyor. İktidar medyası yazarları boşuna CHP’nin İmamoğlu-Özer ikilisi tarafından teslim alındığından yakınmıyor. Boykot ile esnafı bitirdiniz deseler, esnaf da kepenk kapattı. Çiftçinin zor duruma düştüğünü söyleseler, İmamoğlu protestolarına Yozgatlı çiftçiler traktörleriyle katıldı. Kısaca, ümüğü sıkıla sıkıla ödediği verginin, hakkın hukukun peşine düşen bir halk, sadece demokrasi karşıtlarının canını sıkar.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img