13 Kasım 2025, Perşembe
16.8 C
Lefkoşa
Kıbrıs iktibasHare YakulaErkeklik krizi kadınlarla birlikte erkekleri de hedef almaktadır! - Hare Yakula

Erkeklik krizi kadınlarla birlikte erkekleri de hedef almaktadır! – Hare Yakula

Yaşantıları bir film gibi düşünecek olursak sahnedeki hal, tavır ve tutumların tümü raslantısal değildir. Atanmış cinsiyetlere(kız-oğlan/kadın-erkek) biçilen roller vardır. Bu roller toplumsal ve kültürel ilişkilerle kurulur, temelleri ise tarihle birlikte atılır.

“Kız/kadın gibi” veya “erkek gibi” olmak küçük yaşlardan itibaren öğrenilmeye başlanır. Erkeklere biçilen cesur, akıllı, güçlü olma haline karşılık kadınlara güzel, temiz ve kibar olma gibi birçok şey öğretilir. Bu öğretiler çok küçük yaşlardan başlayarak öğretildiği için asla dayatma oldukları düşünülmez. Kanıksanırlar. Ayrıca cinsiyetçi roller, “iş bölümü” diye isimlendirilerek normalleştirilirler. Bu iş bölümü içerisinde evi temizlemek, yemek pişirmek, çocuğa veya yaşlıya bakmak kadınların görevidir. Artı değer üretmeyen, ücretlendirilmeyen işler, kadınlardan beklenmektedir. Kadın emeği değersiz kılınarak sömürülmektedir. Bugün dünyanın %99’u erkeklerin mülkiyetindedir. Cinsiyetler arasında sömürülen kadın ile sömüren erkek bağlamında hiyerarşi söz konusudur. Toplumsal cinsiyet rolleriyle kadın, erkeğe tabidir. Kadının, baba veya kocanın soyadını kullanılması buna örnektir. Yukarıda da bahsettiğim gibi roller kanıksanmış ve normalleşmiştir. Evlendikten sonra kadınların soyadlarını değişmesi rızalarıyladır.

Maalesef ki konfor alanını koruyup kollayabilmek, makul olabilmek için film sahnesindeki roller eksiksiz yerine getirilmektedir. Bunun sonucunda makbul erkeklik ve makbul kadınlıklar türetilmektedir. Makbul erkeklik, güç sahibi olan, fiziksel rekabete dayalı işlerde kendini göstermeye istekli, duygularını pek fazla konuşmayan ve duygularını ifade etmeye çok yatkın olmayan veya bunu tercih etmeyen sert imaja karşılık gelmektedir. Yaygın kullanılan tabirle erkek adam ya da adam gibi adam olmak sözcükleriyle ifade edilmektedir. Bu tavırlar genellikle erkeklerin doğasıyla ilişkilendirilmek istenmektedir. Halbuki, bu tavır, tutum ve davranışlar “doğa”yla, “fıtrat”la, “öz”le değil toplumsal öğretilerle alakalıdır. Makbul erkeklik, ikna ve kabulle birlikte erkekler tarafından içselleştirilmiş rollerin toplamıdır.

İkinci dalga feminizmde ortaya konan ataerki kavramıyla, dayatılan cinsiyetler arası güç ilişkileri sorgulanmaya ve toplumsal rejime eleştirel bakmaya başlandı. Toplumsal cinsiyet çalışmalarında kadınlar odağa alınarak Kadın Çalışmaları kurumsallaştı. Kadın Çalışmalarıyla beraber, kadın veya erkek olmayanın gözüyle bakılmaya başlandı. Örneğin cinsel saldırı veya kadın cinayetleri sürekli olarak şiddet direnişçileri/mağdurlar üzerinden konuşuldu. Halbuki bir erkeği tacizci, tecavüzcü veya katil yapanın ne olduğu, nedenleri pek tartışılmadı! Hegemonik erkeklik göz ardı edildi.

Hegemonik erkeklik, baskın, egemen olma haliyle ilişkilendirilmektedir. Kadınlarla ilgili olduğu kadar, ikincil konuma itilmiş çeşitli erkeklik biçimleriyle ilgili olarak da inşa edilmektedir. Hegemonik erkeklik, yalnız kadın üzerinden değil, erkekleri de madunlaştırılarak ve marjinalleştirilerek tahakkümünü sürdürür.

2011 yılında Girne’de öldürüldükten sonra adı yaşadığı bölgedeki stadyuma verilen Orhan Dural cinayetini unutmamak gerekir. Orhan Dural, boşanma sürecinde olan sevgilisinin kocası tarafından evinde, uyurken öldürüldü. Cinayeti işleyen Esaf Tarım ise olay sonrası “Namusumu temizledim” diyerek polise teslim oldu. Buradaki cinayette “namusu elinden alınan” Esaf Tarım, namusla özdeşleştirdiği kadını değil “namusunu alan erkeği” hedef aldı. Bu olaydan da anlaşılacağı gibi; erkekliğinin tehdit altında olduğunu hisseden erkekler, sadece kadınlara değil; alt sınıf olarak gördüğü, madunlaşmış kabul ettiği erkekliklere de hükmederler, onları ezerler.

Foucault; iktidar, üzerlerinde kullanıldığı insanlar kadar, onu kullanan insanları da tutsak alır demiştir. Yani erkekler, iktidarı elinde tutan erkekler tarafında sürekli sınama ve tehdit altındadır. Bu bağlamda erkek erkeğin kurdudur.

Orhan Dural Stadyumu bana, gol kralı olarak anılan Orhan Dural’dan çok erkeklik krizinin kadınlarla birlikte erkekleri de hedef aldığını hatırlatmaktadır.

Diğer yazıları

Sömürgecinin dayattığı Siyasal İslam’a karşı Kemalizm sığınak değil çıkmaz sokaktır! – Hare Yakula

Yaz tatili sonrası okulların açıldığı ilk hafta “Şarkı bilen,...

Kuru vajinaların ticarileştirildiği küresel ağda bir durak: Kuzey Kıbrıs – Hare Yakula

Sarı saçlı, beyaz tenli genç bir kadın Burhan Nalbantoğlu...

Hi Barbie! – Hi Feminizm! – Hi “Düzene” hizmet eden kadın vekiller! – Hare Yakula

Barbie’de yaratılış miti göndermesi… 1968, Kübrik imzalı “2001: A Space...

KKTC/ Potemkin köyü aldatmacası/ Üç Başlı Ejderha/ Sığındım Köklerime – Hare Yakula

1787 yılında Grigori Potemkin, İmparatoriçe II. Katerina’nın ziyareti nedeniyle,...

Gökkuşağının kriminalizasyonu ve kutuplaştırma siyaseti sömürgedekine de düşer! – Hare Yakula

Tarihe bakılınca eşcinsel ilişkiyi yasaklama ve kriminalize etme politikası...
4,154BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,079TakipçilerTakip Et
730AboneAbone Ol

Son eklenenler

Yerel Yönetimler ve Gıda Egemenliği – Ecehan Balta

Yerel yönetimler artık yalnızca yol, su, temizlik hizmeti veren...

Bisküvi kokulu bir direniş: Lübnan’da mezhep değil sınıf savaşı! – Kavel Alpaslan

Batı merkezli burjuva-liberal bakış açısıyla yapılan tahlillerde sınıfsal doku...

Bölgede matruşka politikası ve Suriye! – Hediye Levent

Suriye’nin Geçici Lideri Ahmed Eş Şara’nın Beyaz Saray ziyareti...

Yanlışı eleştirmek, doğruyu takdir etmek – Levent Atikoğlu

Sosyal medya, bilgi ve duygunun hızla yayıldığı bir mecradır....

Gündemeleştirme ve sorunlarla ekonomik basit bir görünüm – Özkan Yıkıcı

Merak etmeyin: öyle ağır veya geniş bilgili bir makale...

Patron kim? – Şener Elcil

Temsili demokraside halk şeffaf, hesap verebilir bir seçim sistemi...

Gidişat ve beklenti kıskacında Türkiye – Özkan Yıkıcı

Yeniden K. Kıbrıstan siyasal uçaklar kalkıyor. Önce hükümet yetkilileri...

“Elini yakamızdan çek” demek yeter mi? – Levent Atikoğlu

“AKP elini yakamızdan çek” demek yeter mi?Belki bir vesile,...

Canlı yayın