15 Kasım 2025, Cumartesi
15.8 C
Lefkoşa
yaklaşımlarYılmaz ParlanANKARA’NIN YENİ GÜZ GÜLLERİ! - Yılmaz Parlan

ANKARA’NIN YENİ GÜZ GÜLLERİ! – Yılmaz Parlan

Sabahın erken saatinde haberleri dinliyorum:

Ka-ka Te-ce’nin yeni İçisleri Bakanı,

Ankara da askeri törenle karşılanmış…

Uh anammmm!

Wow wow ve yine wowwww…

Haberi duyunca yataktan düşdüm,

Dumura uğradım,

Kendime gelmek için üstünden birde soğuk duş aldım.

Vee başka haber kanallarından teyit etme ihtiyacı da duydum…

Baba Denktaş’ın bile çook uzun yıllar,

“Muhtar” seviyesinde karşılandığı bir ülkede,

Gözde grasocu Bakanımıza Askeri tören düzenlenmiş…

Vay anasına derler ama ben bak yavrısına diyorum.

Analar neler doğurmuş da haberimiz yok şu avuç içi kadar ülkede.

Kıymet bilmiyoruz biz kıymet!

Offff anam off işte buna bu mübarek Ramazan’da içilir:

Eyva Brodi!

Yeni Bakanımızın askeri törenle karşılanmasının şerefine,

Üç kez,

Yaşa Yaşa Sen Çok Yaşa diyorum…

Aklıma tanınmış yazarlarımızdan,

Kaşımpaşal’ının en az 4 çocuk istediği Aysu Basri geliyor.

Basri, İlter Türkmen’le yaptığı röportajda,

Onu bülbül gibi konuşturuyor.

Karşısında genç güzel, çekici bir kadın bulan Türkmen,

Gabak çiçeği gibi açılıyor!

Ve Baba Denktaş’la ilgili bir anısını anlatıyor:

Yıl 1982,Özal dönemi…

Maraş’ın BM gözetiminde açılması gündemde,

Çağırdıkları Baba Denktaş’a,

Her zamankinden daha pohpohlayıcı bir merasim töreni hazırlıyorlar.

Ve askeri törenle de karşılıyorlar…

İlk şaşkınlığı atan Baba Denktaş,

İstiklal Marşı’nın okunduğu bir sırada,

Sade vatandaşın milim kıpırdasa dayak yediği bir ülkede,

Eğilip Türkmen’in kulağına şöyle diyor:

“Son numarınız bu mu?”

Arabaya biniliyor,

Her zaman kaldığı otelin önünde durmayıp,

Araç yoluna devam edince,

Denktaş soruyor: “Nereye gidiyoruz?”

Sizi Çankaya’ da Kralların ağırlandığı  bölumde ağırlayacağız denince,

“Vay vay vay, ne istediğini peşinen söyle de ona göre davranalım.”

Öyle ya,Askeri törenle karşılanmanın,

Ne demek olduğunu çok iyi  biliyor!

Şimdilerde ise TC’nin yeni Güz Gülleri,

Malumunuz, oturmadığı bakanlık kalmayan Nazım Çavuşoğlu,

Toplumunu hayasızca aşağılayan bir ülkede,

Askeri Törenle karşılanıyor…

Mübarek Ramazanda Ulu Tanrı adına,

Bir kez daha: Yaşa, Yaşa, Sen Çok Yaşa, diye haykırıyorum.

Uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu!

Damarlarımdaki kan şaha kalkıyor!

BRT’deki İstiklal Marşı ile birlikte sınırlara koşmak,

Şu Palikaryaya haddini bildirmek istiyorum.

Derken bir ses:

Geç kaldın, bugün işe gitmeyecekmisin??? diyor.

Dedim ya dumura uğradım, kendime gelemiyorum…

Biz kim, askeri tören kim?

Sevgilime, bana sağlam bir cimcik at diyorum.

Atıyor!

Tokat at diyorum,

Atıyor!

Fırsattan istifade bütün hıncını benden çıkarıyor.

Ve ancak kendime geliyorum!

TV’yi işaret ederek,

Bu kim? diye soruyor…

TC’nin Yeni Güzgülleri diyorum.

Nedense tüm etkinlik ve düğünlerde,

Çiçekler İskele’de ailesinin sahip olduğu müesseseden!

Her kabine değisikliğinde,

Herkes yolcudur abbas bağlasan durmaz misali giderken,

O bir bakanlıktan bir bakanlığa kapağı atıyor…

Ve Askeri Törenle birlikte de,

Kabinede oturmadığı son makam olan,

Başbakanlık koltuğuna da göz kırpıyor, göz!

Uuuu Banayiamu, dünya adeta ters dönmüş…

Kıbrıs’ta Yüce Meclisteki siyasilerin,

Erdoğan’a yağ üstüne yağ,

Yetmez bir de toplu seks misali,

Toplu graso çektiği günlerde,

Goca TC devleti bizim Çavuş’a graso çekiyor.

Hem da ne Graso!

Gel da içme!

Niyet tabii ki belli:

Beyaz kimlik- yeşil kimlik masalı altında,

100 bin yeni vatandaşlığa yol açacak yeni yasal düzenlemenin,

İvedilikle yapılması!

Saf Kıbrıslım benim,

Medya aracılığıyla kendisine son kez dendi ya,

İtiraz etmiyor.

Son kez yapılsın ama,

Bundan sonra kimseyi yapmasınlar, diyor.

Hala Ana sanıyor karşısındakini,

Garibim benim.

Hani duyarsınız uyusturucu partilerinde altın vuruş var ya,

Bu da siyasetin altın vuruşu…

Toplumun böğrüne saplanmak için havaya kalkmış, inmek üzere!

Senaryosu Ankara tarafından yazılmış,

Filmin adı: Son Güz Gülleri.

Başrolde oynayan Çavuşoğlu.

Adamın önce törenle gazını alıp,

Bir güzel gaz verdiler,

Sonra da Grasoladılar…

Onuruna yemek verip,

Birlikte basın toplantıları düzenlediler.

Okşadılar bubam da okşadılar!

TC’den işçi gerekliymiş da,

Bu insancıklar o yüzden buradaymışlar.

Halbuki biliyoruz ki 15.000 Kıbrıslı vatandaşımız işsiz!

Bunu ben degil,

Kendi hükümetinin bakanları söylüyor.

Vatandaş da diyor ki;

İşçi bizim neyimize be Lavuk!

Sen bunlara oy deposu desene oy deposu…

Ve pasta bir kez daha,

Fena halde ufalacak.

Acaba bunlardan çok evvel gelen ve kendisini,

Yeni Kıbrıslılar olarak tanımlayan vatandaşlar bu işe ne der?

İşte şimdi Kıbrıslılıklarını sınama zamanı.

Bizim çocuklarımıza iş yoksa onlarınkine de yok!

Öyle ben Kıbrıslıyım demekle olmuyor,

Ekmeğine sahip çıkacaksın,

Adam gibi kavganı vereceksin,

Türklük şapkanı bir yere koyup,

Milliyetçilik edebiyatı yapmayacaksın,

Mücadele edip savaşacaksın.

Derken TV’den,

Resmi geçit töreni ile adeta kanatlanan,

Yeni Güz Güllerinin gür sesi geliyor:

Dünya döndükçe,

Ka-ka Te- ce sonsuza kadar yaşayacak-mışşşş…

Peeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!

Geç bunları Anacığım, geç bunları.

Nazi İmparatorluğu ki,

Yeryüzünün en büyük militer ordusuna sahipti,

O deyimi kullanmadı.

Biçilen ömür; 1000 yıl yaşayacaktı,

Sadece 12 yılcık yaşadı…

Siz ne diyorsunuz Güz Gülleri?

Sonsuza kadar mı???

Öyleyse Yaşa, Yaşa, Çok Yaşa!

Pekala bu yasalar geçmezse,

Kaçak TC vatandaşlarını sınırdışı edecek siyasi irade var mı?

Ne münasebet!

Tabii ki yok…

TC Elçiliği’nin izni olmadan,

Bir kedi bir köpeği bile bu ülkeden ihraç edemezseniz.

N’aparsın kader bu!

Devasa militer güçlerine rağmen,

Cici bakanımıza yasal düzenleme için ihtiyaçları var.

Anlayacağınız her şey kılıfına uyduruluyor!

O da havaya girmiş, et ve tırnak edebiyatı yapıyor.

Yeni vatandaşlar konusunda,

“Çağdaş çözüm” diyor.

“Kimse rakamlara bakmasın,

Anavatanla bu yolu birlikte yürüyeceğiz!”

Uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu…

Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar,

Güneş ufuktan şimdi doğar,

La lalla, la la lalla…

Sesimizi yer gök su dinlesin,

Sert adımlarla her yer inlesin!

Nerede bu dağlar taşlar?

Yürüyelim arkadaşlar…

“Merhaba Asker”

Sağol.

“Nasılsın Asker?”

Sağol.

Harbi Grasocu bakanımızın yüzüne bakıyorum,

Ayakları yerden kesilmiş,

Sıcak hava balonu gibi uçuyor!

Son Güz Gülleri,

Canlarımmmm benim…

Türklük dünyası sizinle gurur duyuyor!

Diğer yazıları

Bir atama ritüeli ve boykot – Yılmaz Parlan

Hep hareket halinde ama hep ayni yönde hareket eden...

Güzellemeler diyarı ve Dümbük – Yılmaz Parlan

Sosyal medyayı takip ediyorum, profilini değiştiren değiştirene. ‘’Büyük lider, kahraman,...

Kimliksizler ve AB değerleri – Yılmaz Parlan

 Kendilerini Kimliksiz tanımlayan bir grup insan güneyde Kimlik dairesinin...

KTÖS’ün Rejimle Dansı – Yılmaz Parlan

Bir süre önce KTÖS ve 10’ncu Köyü yazmış sendikanın...

Kapılar ve istirdat politikaları – Yılmaz Parlan

Son zamanlarda aydın bildiğimiz bazı kişiler Sınır Kapılarının açılmasına...
4,154BeğenenlerBeğen
946TakipçilerTakip Et
4,081TakipçilerTakip Et
733AboneAbone Ol

Son eklenenler

Militarizm ve çevresel yıkım: toprağın da vicdanı var – Çağla Elektrikçi

Militarizm, yalnızca insan yaşamını değil, ekosistemleri de hedef alır: -...

Bir uygulanasını daha yaşayan Irak seçimleri – Özkan Yıkıcı

Irakta parlemento seçimleri gerçekleşti. Öteki önemli seçimlerden farkı, daha...

Yerel Yönetimler ve Gıda Egemenliği – Ecehan Balta

Yerel yönetimler artık yalnızca yol, su, temizlik hizmeti veren...

Bisküvi kokulu bir direniş: Lübnan’da mezhep değil sınıf savaşı! – Kavel Alpaslan

Batı merkezli burjuva-liberal bakış açısıyla yapılan tahlillerde sınıfsal doku...

Bölgede matruşka politikası ve Suriye! – Hediye Levent

Suriye’nin Geçici Lideri Ahmed Eş Şara’nın Beyaz Saray ziyareti...

Yanlışı eleştirmek, doğruyu takdir etmek – Levent Atikoğlu

Sosyal medya, bilgi ve duygunun hızla yayıldığı bir mecradır....

Gündemeleştirme ve sorunlarla ekonomik basit bir görünüm – Özkan Yıkıcı

Merak etmeyin: öyle ağır veya geniş bilgili bir makale...

Patron kim? – Şener Elcil

Temsili demokraside halk şeffaf, hesap verebilir bir seçim sistemi...

Canlı yayın