Home iktibas Gözde Bedeloğlu Kadın kırıma İtalya freni – Gözde Bedeloğlu

Kadın kırıma İtalya freni – Gözde Bedeloğlu

0
Reklamlar

22 yaşındaki üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz’ın cesedi, 13 Temmuz günü İstanbul Eyüp’te yol kenarına atılmış bir valizde bulunmuştu. Ayşe’nin ayrılmak istediği 38 yaşındaki katil zanlısı Cemil Koç meslekten ihraç edilmiş eski bir polis. Esra Tokyaz, kardeşi Ayşe’nin Cemil Koç tarafından alıkonulup şiddet gördüğünü defalarca polise bildirdiyse de, yetkililer tarafından dikkate alınmadığını, hatta azarlandığını anlattı. Cemil Koç, Ayşe’nin merdivenlerden düştüğü için öldüğünü iddia etti. İki yıl önce Bağlar mahallesinde ‘pencereden düşerek’ öldüğü belirlenen Ejegul Ovezova’nın katil zanlısının da Cemil Koç olduğuna dair ciddi şüpheler var.

***

Zanlı için “arkası çok kuvvetli” diyen Esra’nın çabası sayesinde Türkiye’nin gündemine oturan Ayşe Tokyaz cinayeti, akıllara yıllar önce öldürülen Münevver Karabulut’u getirdi. ‘Arkası çok kuvvetli’ katil Cem Garipoğlu aylarca, kendi teslim olana kadar, yakalanamamış ve gerek soruşturma sürecinde yaşananlar gerekse hapisteki intiharı kamuoyunu ikna edememişti.

***

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2024 yılında 394 kadın cinayeti ve 259 şüpheli ölüm gerçekleşti. 2025’in ilk altı ayında ise 136 kadın cinayeti işlendi ve 145 kadın da şüpheli şekilde ölü bulundu. Kamera görüntüleri ve yetkililerin başta dikkate almamasına rağmen yılmayan Esra Tokyaz’ın ısrarlı takibi olmasaydı, belki de bugün Ayşe Tokyaz’ın ölümünden de ‘şüpheli’ olarak bahsedilecekti.

***

Yine, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre, 2010 yılından bu yana en çok kadın cinayetinin işlendiği ve şüpheli ölümün gerçekleştiği yıl 2024. Platformun Genel Sekreteri Fidan Ataselim’e göre bu elbette tesadüf değil. Türkiye 2021 yılında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmişti. İstanbul Sözleşmesi’ne göre eksiklikler barındırsa da kadına yönelik şiddetle mücadelede çok önemli bir yeri olan 6284 sayılı kanun bile mevcut haliyle uygulanmadı. Buna bir de iktidarın kadın yerine aile odaklı politikalar üretmesi ve cezasızlık eklenince kadın cinayetleri yer yıl artarak devam etmekte.

***

Toplumsal cinsiyet eşitliğine, aile kurumunun altına koyulan bir dinamit muamelesi yapan iktidarın, kadınların kaç çocuk doğuracağından kürtaj olma hakkına kadar her alanda kendini söz sahibi sayan politikaları da erkek tahakkümünü besledi. 2024, son on dört yılın en fazla kadının öldürüldüğü yıl olmasına rağmen iktidar 2025’i ‘Aile Yılı’ ilan etmeye karar verdi. Dün Birgün’ün manşetinde eşi görülmemiş bir işsizlikle karşı karşıya olduğumuz yazıyordu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) haziran ayı verilerine göre geniş tanımlı işsizlik yüzde 32,9. Buna göre ülkedeki her 3 kişiden 1’i işsiz. Halk meyve yiyemez hale geldi ama iktidar nüfus artışı için kadınları doğurmaya teşvik etmekle meşgul.

***

Kadın cinayetlerine karşı toplumsal tepkinin arttığı diğer bir ülke de İtalya. Basında yer alan haberlere göre geçen yıl İtalya’da 113 kadın öldürülmüş ve bu kadınların 99’unun katili, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, aile üyeleri, partnerleri ya da eski partnerleri. Kadına karşı şiddet vakalarındaki artış da toplumsal tepkiyi çoğaltmış. Ve geçen hafta İtalya senatosu, kadın cinayetlerine ilişkin yeni bir yasa tasarısını oy birliği ile kabul etti. Başbakan Giorgia Meloni’nin başkanlık ettiği sağ koalisyon hükümetinin hazırladığı tasarıya göre kadın cinayetleri ‘femicide-kadın kırım’ olarak nitelendiriliyor ve ayrı bir suç olarak tanımlanıyor. Bu suçu işleyerek bir kadının ölümüne neden olan herkes, şartlı tahliye hakkı olmadan ömür boyu hapis cezasına çarptırılıyor. Taciz boyutunda takip etme ve cinsel şiddet gibi suçlarda da cezalar ağırlaştırılıyor.

***

Türkiye’de hükümet var olan sözleşmeyi iptal edip yasayı doğru dürüst uygulamazken, katiller iyi hal indirimi alırken, kadınlar hakları için sokakta ses yükselttiler diye karşılarında polisi bulurken, İtalya’nın bu hamlesi insana demek ki isteyince oluyormuş dedirtiyor. Münevver Karabulut, Özgecan Aslan ve Ayşe Tokyaz gibi toplumda infial yaratan pek çok cinayet işlenmiş olmasına rağmen iktidar kadın politikalarında oldukça gerilere gitti. Bakanlıktan kadının adını bile sildi! İtalya’da yirmi yerinden bıçaklanacak öldürülen üniversite öğrencisi Giulia Cecchettin cinayeti sonrası toplumda yayılan öfke ise İtalya’da, hükümeti yasal önlemler almaya itti.

***

Bununla birlikle, 2022 yılında başbakanlık koltuğuna oturan, aşırı sağcı İtalya’nın Kardeşleri’nin lideri Giorgia Meloni tartışmalı bir isim. Kendisini ‘kadın, anne, İtalyan, Hıristiyan’ olarak tanımlıyor, ideolojisini ‘tanrı, vatan, aile’ çerçevesine oturtuyor, geleneksel toplumsal rolleri benimsiyor, kürtaj ve LGBTIQ+ karşıtı hareketlere destek veriyor. Hükümet geçen yıl, kürtaj karşıtı eylemcilerin (kendilerini ‘yaşam taraftarı’ olarak adlandırıyorlar) kürtaj yapılan kliniklere girmesini öngören bir yasa tasarısı hazırlamıştı. Bu, psikolojik baskı oluşturacağı gerekçesiyle kadın örgütleri tarafından eleştirilmişti.

***

Kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddetle mücadelede yasal düzenlemeler kadar toplumun ve siyasi otoritenin meseleye nasıl yaklaştığının da çok büyük önemi var. Günün sonuda kağıt üstündeki yasaların özgürlükçü ve demokratik bir okumayla hayata geçirilebilmesi gerekir. Ancak toplumsal cinsiyet eşitliğinin temel alındığı bilimsel bir eğitim ile karanlık bir döngüyü kırmak mümkün olabilir. Öne koyduğu kavramlar ve savunduklarıyla standart bir sağ parti lideri olan Meloni’nin konuya ne kadar bütüncül baktığı şüpheli olsa da gelinen nokta kadın örgütleri açısından önemli bir kazanım, büyük bir başarı. Nihayetinde kadın cinayetleri politiktir, erkek egemen sistemden de güç bulur. Yasa şarttır ama tek başına da yeterli değildir.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version