Home yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Bizden seçkilerle oluşan kültürleşme – Özkan Yıkıcı

Bizden seçkilerle oluşan kültürleşme – Özkan Yıkıcı

0
Reklamlar

Birkaç makalemde genel bazı sömürgeleştirilen siyasetin, kültürleştirdiği kuramları özetlemeğe çalıştım. Doğrusu, sömürge denilince salt genel dveya özel değil, karmakarışık ilişkilerin oluşturduğu yapıyı düşünmek şart. Hem genel anlayışın aynası, hem de özdeki yerel oluşturulsan sistemin kabullendirilmesi düşüncesinin külrtürel bağlamları oluşur. Hem tek tek örnek hem de genel uygulamaların yönetsel biçimleri birlikte yaşatılır. Bunlar doğal kabullenip sömürgeciliği savunarak, en iyi olma yarışının da rekabetini kurumsallaştırır. Bireysellikten sınıfsalığa birçok eksende böylesi alan da oluşur.

Elbet genelde Kıbrıs sistemin sömürgesel adasıdır. Genel kurallarla sömürge kriterleri uygulsnıp bsğımlılık sğı oluşturulur. Ancak, adaya göre de bölgesel kulanımı ile oradaki sistemleştirme stratejilerinde de kekndine has özellikler de oluşur. Hat da daha ileri gidecek olursak ta baştan ortak vatan yerine parçslanmış şekliyle değişik uygulamalar da oldu. Nitekim yetmişdört sonrası fiylen bu kurallar işledi. Kuzyde açık açık sömürgesel ilhaklaşma politikası ilerletilmektedir. Gün oldu açıkça bağlanma ilhakı savunuldu. Dünyadaki bazı sistemsel örgütler de seçenek olarak kuzeğin Türkiyeye bağlı dış politika ile içte özerk seçeneği seslendirildi..

Elbet tüm altüstlerin olması için de kurumsallaşma ile sosyolojik dinamikler de ona göre şekillendirildi. İstenen yapıhya uygun davramış ile değerlerin de kültürleşmesi sağlatılma uğraşı oldu. Buna yönelik bazı davranışlar da yerleşti. Enbaşta, gerçeği görmeme veya konuşmama ile istenilenin en doğru olma tutumlarının temelerini ilişkiler ağında yerleştirmekti. Öyle iki yönetim bireyden tutun sokaktaki güncel davranışa dek bunlar kuralaştırıldı.

Son dönemde yaşanan birkaç olay, birikem kültürel sonuçlarının aynasıdır. Kendini savunma refleksi ile karşısına gerçek gelince “ama onlar da şunu yaptı” diyerek karşılık verme. Bazı olaylarda nedeni araştırma veya haklılık kriteri değil, karşılık verme “misilleme yapma” refleksi normalleştirildi. Son iki konu resmen bunun gelinen sonucudur. Tutuklanan beş rumla gelişen yargı sistemi kanıtlardan tekrarlanan birisidir.

Bazı durumlarda “bizim kiler de böyle yaptı” denilince, doğru yanlışı değil, ama rumlar da böyle yaptıydı deniliyor. Bunun anlamı şu: biz hala yüzleşme veya sorgulsms tekniklerinden çok uzakta olduğumun kanıtıdır. Ozaman da tarihsel yüzleşme boyutunda hep eksik kalmaya adayız. Daha tehlikelisi, kendi yaşanan gerçeğini kabul etmeyince, ayni zamanda geleceği de tersten okumaya zemin hazırlanacaktır. Her iki eksiklik ise kolayca ya bilmeme veya yalanın yükselip prim yapması düşüncesini yerleştirir.***

Gündem yaparken de sömürgesel düşünce modeli oldukça etkindir. Örnek, Türkiyede son günlerde sahte diploma olayı dalga dalga yayıldı. K. Kıbrısta pek haber yapılmadı. Oysa Türkiye gerçeğimiz malum. Ayrıca kısa zaman önce benzer hem de daha açık siyasal tercihli sahte diploma konusu da gündem oldu. Unutturulma uykusuna sokuldu. Normaldeki Türkiyeleşme ilişkili kültürde hemen burada da ateşleme yapması gerekirdi. Ama olmadı. Sanırım bu örnek de sömürgesel bağların nasıl ortaklaşan gündemi dahi ortak gündem yaptırmama olgusunu anlatmaya yetiyor.****

Gelelim iki konumuza: yyukarda da özetledim. Beş rum şu anda kuzeyd  hapiste. Casuslukla suçlanıyorlar. Biraz hukuk bilgisi olan yapılanların pek de denilen anlatıyla alakasının da olmadığını anlar. Ama sistem malum. Kültürü de ortada. Karşıta bakış açısı da keskin. Yine başka önemli durum da bazı güneydeki tutuklamalar sonucu, Kuzeyde de misilleme yapılacağı beklentisi olanlar da vardı. Bunlardan birisi de ben idim. Çünkü aklıma hemen Çakurmas geldi. Hani canım sınırda polis uyuşturucu kaçakçısı bir türk tutukladı. Kıyamet koptu. Olayın doğruluğu yanlışlığı yerine, yapanın rum olması nedeniyle etnik öfkeli faşist davranışı yapılıyordu. Siyaset resmen öfke kusuyordu.

Sonuçta Çarkurmas denilen bir Rum tutuklanır. Arabasına da uyuşturucu var dneilir. Oysa herkesin bildiği, Çakurmasın sınıra gelip çalıştırdığı Türk işçiği alacağı durumu sözkonusu idi. Olaylar karşılıklı demeçlere konuldu. Ama biz öğrendiğimiz kadarıyla olay misilleme idi. Uyuşturucu kaçakçılığından yakalanan kişinin kurtarılması isteniyordu. Rehine takası gibiydi.

İki konu da oldu. Rehine takasıyla Çakurmas verilip bizim şahıs da alındı. Ama Çakurmas peşini brakmadı. AİHM dek gider. Sonuçta tutuklanmasının yanlış olduğu kararı çıkar. Türkiye cezalandırılır. Ama bizde bu sonuç söylenmedi Türkiye basını da yazmadı.***

Nezaman yakın dönemde böylesi misilemeli konu olunca Çakurmas akla gelir. Tabi hafıza kaybı olmayanlar için…

Şimdi ayni konu gündemde. Fakat biraz ilgilenmek isteyenler seslendirir. Rehine pazarlığı olduğu vurgulanır. Ünlü avukat Asena da olayın siyasal karar olduğunu blirtip yargıcı da uyarır. Hele olanlar anlatılırken kulanılan dil başka handikap. Mülkiyet meselesinin olduğu, bunun çözümle ancak sonuçlanabileceği belirtilir. Başka bir pencereden, yetmişdört sonrası Kıbrıs sorununun çözülmemesi için eklenen halkayı itiraf eder. Hani hep yetmişdört sonrası Türkiyenin adaya garantörlüğü kulanarak geldiği söylenip, haklılık ilan ediliyorken: aslında garantörlük değil de siyasal genel strateji ile adanın diylen ikiya ayrıtılması olduğu yeniden tekrarlandı. Kıbrıs konusuna kördüğümleştirmelerle katmerleşen mülkiyet konusulyla da birleşme olamayacağı sonuçlarının sırıtığı dönemdir. Demek ki mülkiyet çözümleymiş: peki mülkiyet yyağması ile aşkasının malından sermaye biriktirmenin adı ne?

Tam bir ilhaklaşma K. Kıbrıs kültürleşmesinin sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Bu yöntemi işletmek için de misilleme kuralı işletilmektedir.

Öteki olguyu heran karşımızda bulmak kolaydır. Birine yaptığı bir durumu söylersiniz. Karşınızdaki hemen şununla yanıt verir: “ama oda bunu yaptıydı” der. Hiçbir zaman kendi yaptığını kabul etmez. Kendisi ile yüzleşmekten kaçar. Öfke ile davranır. Başka şekilde ise habersiz durup konuşmama eylimine de girilmeler bolca olur. Buda sistemleşince de resmi siyaseti koruma zırhına gelir. Ya “onlarda yaptı” denip işin içinden sıyrılır veya “sus söyleme onlar duymasın” psikolojisiyle bilinenin bilinmemesi tutumu oluşturulur. Ama sonuçta her iki kural da var olan sistemi korumaktır. Yapılanın normal olduğu ama öteki için de karşıtlık halini belirtir.

Sıraladığım iki olgu günceldir. Mülkiyet sorunu ile beş rum misillemesi bilinen işlenen kültürün tekrarıdır. Yapılanı sorgulama yerine, onarda yaptıyla da kendi yaptığının savunma refleksidir. Giderek sömürge kültürü ille sömürgeciliği savunma noktasında buluşulunur. Dilenen yalan ile bahane gelştirme de gerçekleşir. Tıkır tıkır sistem de sömürerek işler.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version