Yıl dönümü nedeniyle, yakın tarihte ufak bir dolaşım yapıyorum. İki makalemi ona ayırdım. Bugün sonuncusunu yazacam. Hemen belirteyim: sözkonusu olan Batı Dilirga bölgesinde doğup gençliğimin önemli dönemlerini de yaşadım. Savaşlardan göçmenliğe hayatın birçok boyutunuda yaşadım. Üstelik tam da meraklı araştırma sürecinde de olayların içinde bulunuyorduk. Buna siyasal seçkimle de konuları deşmeğe hep uğraştım. Yaşayarak, araştırarak ve siyasal eksene oturtarak epey birikimim de oldu. Örneğin son Sekiz Ağustos her yıl dönümünde, önemli bazı konuları hatırlatma adına makaleler serisi de yazdım. Tekrarı olmasın diye de her yıl dönümünde de başka durumları da öne çıkardım. Tanıklık ve araştırmalarla, çöktürülen resmi tutsaklık örtülerini hep aralayarak gerçekleri sermeğe önem verdim bu yıl da üç makale ile özde Batı Dilirga, daralan alanıyla da Erenköy yakın tarihine dokunarak yazma amacımı gidermekteğim.***
Bundan önceki iki makalem, resmi hamasicilik değil de ya unutturulanlar veya resmi görüşe ters olduğu için önemsetilmeyen bazı durumları yazdım. Şimdi de oluşan savaş sonrası sonuçlara ağırlık verip bu yılki ERENKÖY bölümünü kapatacam. Darısı de yeni gelecek yılda devam edecektir…
Erenköy olaylarını öne çıkaran önemli durum, salt köy eksenli veya bölgesel ile kalınmamasıdır. Nitekim, Beş Ağustosla başlayan saldırılar adeta geniş yelpazenin katılımıyla epey genişledi. Türkiye uçaklarından tutun Yunanistan askerlerine direk katılanlar oldu. Ayni şekilde, görüşmelerde de bölge köy yöneticileri değil geniş uluslarası katılımla kararlar alındı. Buda olayın salt köysel değil adanın da genişliğinin ötesine varan bir kesimler zincirinde gelişip sonlandı.
Aslında pek söylenmeğen şu durum var: Batı Dilirga gelişmelerinde Türkiyenin Onaltı >Mart karlarının önemi tarışılmazdır. Türkiyenin adaya asker çıkarma kararı dahi konuşuldu. Fakat, oluşan uluslarası tepkiler ve Makariyosun bazı çevreleri araya koymasıyla bu durum uygulanmadı. Yerine, Türkiyede okuyan yüksek öğrenim öğrencilerin eğitilmesi ve Erenköye çıkarılması planına geçildi. Mart sonu artık Batı Dilirgadaki Türk köylerinde tTürkiyeden getirilen öğrenciler de mevzilerde yer alıyordu. Bu bölgedeki denklemi değiştirdi. Taki Onsekiz Haziran Mevsili saldırısına dek. Başarısız olunan Mevsili saldırısı ayni zamanda Kıbrıs devletini de uyandırdı. Bu defa adaya gelen Grivas gibi faşist generalerin de teşvikiyle bölgeğe yunan askerleri dahi karşılıklı yığınaklar başladı.
Bu gelişme temmuzun yirmibeşinde Makariyosun Açerson planını ret etmesiyle de işler iyice cıvıklaştı. Denktaşın da Erenköye çıkmasıyla adeta Kıbrısın tüm alevleri toplanıp Batı Dilirgada agteş topu olup havaya salındı.
Önceki bölümlerde değindiğim bazı önemli durumlarla da savaş başladı. Giderek Sekiz Ağustosta Türkiye uçaklarının da müdahalexiyle dünyada izlenip tavır konulan savaş şekliyle sürdü. Müdahaleler sonucu da masaya oturulup anlaşma yapıldı. Öyle bir masa ki garantörlerin sözü olan bir geniş yelpazede gerçekleştirildi.
Alınan kararlar bir yana günümüze varan sonuçlar da oldu. En önemlisi dar alandaki Erenköy adta Kıbrıs cumhuriyetinden koptu. Dar alanda kendine has kurallarla gelişti. Rumlar atmışdört sonrası yumuşama döneminde dahi Erenköy yolunu kulanamadı. Hat da günümüzde ayni yoldan geçiş sorun olarak tartışılmaktadır. Bir bakıma, Erenköy kendine has gelişmesi ile Kıbrısta bir yer olarak anıtlaştı. Hat da atmışyedi sonrası oluşan yumuşamaya karşın, ne Erenköy yolu rumlara açıldı, nede orada göçmen olan öteki türk köylülerin köylerine dönme izni verildi.
Yeri gelmişken, savaş sonrası yapılan görüşmelerde nedense yaşanan çatışmalarda göç eden öteki dilirga köylülerin köylerine dönme durumu çözülmedi. Bir anlamda Erenköy göçmenler diyarı olarak sıkışan dar alanda brakıldı.
Başka bir konu da şu: örneğin Köfünye olayları sonrası adadan Grivasın da gitmesi kararı alındıydı. Halbuki atmışdört olaylarında ayni Grivasa hiç dokunulmadı. Daha da ilginci, Batı Dilirga olaylarında önemli rol alan Grivasın adaya çıkmasında garantörlerrin kabul etiği de kesin. Çünkü onlara göre Grivas adaya gidip solun ezilmesinde rol alacaktı. Buda pek konuşulmak isgtenmez.
Geleceğe önemli sarsıntısı ise bölgeğe çıkan öğrencilerle genişledi. Öğrenciler Kıbrıs deneğimleri ile geri Türkiyeye dönünce başka bir konulara bakma yelpazesi genişledi. Yaşananın dersi ve aydın olma ikilemleri değişik görüşlerin de ortaya çıkmaya başladığına tanık olduk. Dar Erenköy, aslında Kıbrısın geleceğinde önemli dinamik bir sürecin sıçramasını da yaptı.
Erenköy Sekiz Ağustos olayları sonrası önemli sosyolojik çalkantılı boyutlara da şayit oldu. Örneğin hem köylü yerel kesim, cıvsr köylerden gelen göçmenler ile Türkiyeden gelen öğrenciler karışımlı dar boyutda yaşam mücadelesi verildi. Öğrencilerin gitmesi ise yine de göçmen köylü denklemi hep yeri geldikçe yaşatıldı.
Erenköy ağustos yaşananları, dar bir köy yerinin nasıl evrenselleşmesinin de kanıtıdır. Kıbrıs sorunu yetmezmiş gibi garantörlerin müdahalesi ile bazı kararlarda Sovyetlerin müdahaleleri dahi oldu. Elbet bu alan pek konuşturulmadı. Sadece dar alandaki istenilen seçkisiyle tarih yazdırtılıp hamasileştirildi.
Kısaca daralan alanıyla Erenköy çatışmaları Kıbrıs yakın tarihinin önemli sayfasıdır. Yeterki bütünsel ele alınsın. Ggarantörlerin katıldığı bölgesel dar alandaki savaş hali ve masadaki hesaplaşmalar hepsi atmışların Kıbrısında önemli sıçramalar yaptırdı. Yeterki tarihi gerçekleriyle ele alalım. Sorgulamaları doğru yere koyalım.