Yakın tarih Baatı Dilirga savaşından 2
Bugün Sekiz Ağustos. Atmışbir yıl önce yaşadıklarım adeta yeniden göçmenlik sonuvcuna dek karşımda. İkindini Karpaza ulaştım. <batı <DİLİRGA köylülerin şimdi yoğunlukla olduğu köye. Atmışbir yıl önce Batı Dilirgada sıkıştırlan Erenköylülerden söz ediyorum. Şimdi devamı gibi Yalusa köyüne yetmişaltıda yerleştirildiler. Bir anlamda atmışbir yıl öncesinin DİLİRGALILARIN şimdi Karpazlı olma sonucu içindeğim.
İlk duyduğum söz ise olan değil şimdi elektrik kesintileri sözü oldu. Öyle bir kesinti ki tüm K. Kıbrısta yaşandı. Saatleri aşacak zamanda etkili oldu. Tam da elektriksizlik beraberinde internetsizliği de katarken, birileri de hamasi havarilik yapıyor. Ağızdan çıkan acayip sesle uçuşan “eşit egemen devlet” deniliyordu. Atmışbiryıl öncesi DİLİRGADA olanlar, şimdi banbaşka havada gerçekleşitirilen olgularla geniş zamanın yakın tarihi tanıklığını kavrıyordum.***
Bugün Sekiz Ağustos. Atmışbir yıl önce gündüz ikindiye çalarken, Türkiye uçaklarının da savaşa katılımı gerçekleşiyordu. Uçakların önce uçuşları ve sonra bonbardıman yapmalarıyla savaşın seyri değişti. Sonuçta Sekiz Ağustos, atmışlardaki Kıbrıs olaylarında Türkiyenin direk hava gücüyle katıldığı gündü. Fakat, Türkiyeleşme simgeleri nedeniyle Batı Dilirga savaşlarının da kutlama veya anma günü olarak tarihte resmileştirildi.
Erenköy direnişi adıyla da söylenen gün, Kıbrıs tarihinde önemli gündür. Tabi olayların başlahyııp sonlanması ekiyle tamamlanırsa. Öyle bir acayiplik ki olay, salt bölge dğeil Türkiyeyle başlayan uluslarası bir katılımla birlikte yaşandı. Kıbrısın belkide dar bir merkezde çok yönlü savaşla kartlar masadan sahaya yayıldı. Öyule ki Denktaş dahi Erenköye çıktı. Teşkilatın önemli isimleri ile Türkiyeden Akıncı etiketli önemli askeri yetkililer de olayı yönetiyordu. Kıbrıs cumhuriyeti adına ise salt adanın değil adaya getirilen Yunanistan askerleri de katıldı. Mali tepesinin düşmesi ile Bozdağ Mansura çekilmesi sonucu giderek bölgedeki yaşayan kesim Erenköye sıkıştı. Tam da işler olumsuz gidişatla daralırken Türkiyenin uçaklarının müdahalesi sonucunda tersdüz oldu. Onca katılım sanki Kıbrısın geniş müdahalecilerini de oluşturuyordu.
Aradan yıllar geçti. Şimdi yine arada sıkışıp kalan ERENKÖY de törenler yapılıyor. İlginçtir. Erenköy banbaşka bir yer. Sanki Kıbrıs sorununun devamlılığının açık kanıtıdır. Sanki değil resmen örneği. Yine değişik ilişkilerden sonra B.M. eşliğinde yola çıkılıp sınırlar aşılarak köye varılır. Tören yapılır. Hamasi atışlar gırla gider. Hat da olayı bilmeyenler, içine hamasicilik ile cihalet katarak seslerini yükseltir. Ama bir güncelden başlayıp tarihi gerçek de yaşanır. Hala Erenköyden rumlar geçemiyor. Son sınır kapısı açılışında en önemli sorun bu yoldan geçmek halidir. Atışdört sonrası Erenköye banbaşka bir konumda. Etrafı kuşatılan bir askeri köy gibidir. Ama hala Kıbrıs sorununun da önemli tarih sayfasıdır.
Atmışbir yıl önceki yaşananlar, gemilerden uçaklara varan, geniş askeri alanın kulanılması veya uluslarası katılımcı görüşmelerle alınan kararların bulunması, Kıbrıs için önemli tarihi sayfadır. Önemli tarihi kesişme ise AÇERSON planının Makariyos tarafından ret edilmesinden hemen sonra hyirmi gün içinde gerçekleşmesi idi. Tüm bunlar kısa Btı Dilirga köylerinin günlerce tanık olduğu ogüne dek Kıbrıstaki en şiddetli geniş savaş da olmasıydı.konunun önemli sonuçları ise bir sonraki yazıya kalsın.
Son bir yaşanan: belirtiğim gibi, elektrik kesintili yolculukla Karpaza ulaştım. Tesislerde otururken, bazılarına ilgili günü sordum. Doğrusu pek bilen olmadı. Konuşmak isteyenler ise bildik ezber ile umursamaz havadaydı. Oysa eski köylerinde törenler yapılıyordu. Ama herkes lafını bol kulandığı kahramanlık hikayeleri vurguladığı Dilirga olaylarının nedeni veya ne olduğunu tam bilmiyordu. Hele dedelerinin toprağı olduğu veya ordan nasıl geri ekilindiğini de fazla umursayıp öğrenmek isteyen de yok. Ama acıdır: yetmişdört yılı sonrası oluşan fiyli durumla yerleşilen Karpazda toprak satma işdahı veya kahramanlık geçmiş masaları bilinen hamasicilikt.r öyle ki bölgenin belediye başkanı dahi atarken, kahramanlık lafları söylerken, konuyla hakında hiçbir bilgisi olmadığı da anlaşılıyor. Uzağa gitmeyelim, Tatar ile Üstel nekadar konuyu biliyor?
