21 Ağustos 2025, Perşembe
32.8 C
Lefkoşa
Kıbrıs iktibasPınar TaşCumhuriyetin Sessiz Yankısı; "Dığa" - Pınar Taş

Cumhuriyetin Sessiz Yankısı; “Dığa” – Pınar Taş

Orjinal yazının kaynağıfacebook.com

Sabah kahvemi içerken Mağusa Festivali’ ne gelecek Ermeni müzik grubu Collectif Medz Bazar’ın reklamını gördüm. Büyüdüğüm coğrafyada Ermeniler yaşardı eskiden. Bir Ermeni kadın sarılık ilacı öğretmiş mesela neneme..

O geçmiş bağı düşündüm. Sonra amcam, kuzenlerim, bir sürü anı zinciri belirdi peş peşe… Geçmişten bir ses zihnime çarptı, “Dığa!” Amcamın, erkek kuzenlerime kızarken bağırdığı kelime. Yıllarca anlamını bilmiyordum. Ne Türkçeye benziyordu, ne de bildik bir küfre. Sonra öğrendim. Ermeniceymiş. Anlamı; erkek çocuk, oğlan. Yani nötr. Ama amcamın dilinde değil.

Onun dilinde, düşüncesinde “dığa”, “adam olamamış”, “eksik”, “bizden değil” demekti. Bu bilgiyi öğrendiğimde içimde bir şey oturmadı. Çünkü “biz” kimdi? Ve neden bir Ermenice kelime, hakaret niyetine ağza alınırdı? İşte tam orada başladı hikaye. Amcam Kürt’tü. Devletin gözünde şüpheli, toplumun gözünde eksik. Ama o, kendini daha da eksik gördüğüne ses yükseltiyordu… Ermeni’ye. Ya da Ermenice bir kelimeye.

Bu çok tanıdık bir denklem. Bu ülkede herkes bir öteki. Ama kimse en altta olmak istemiyor. Kürt, daha alt katmanda gördüğü Ermeni’ye dil uzatıyor. Çünkü ayakta kalmanın, kendine yer açmanın bir yolu da, bir başkasını daha da aşağıda tutmak.Bu sadece bireysel bir çelişki değil.

Cumhuriyetin kültürel mühendisliğinin doğal sonucu. Bir tür etnik merdiven sistemi. Türklük en tepede. Alt katlar, Kürt, Alevi, Roman, Ermeni, Süryani, Yezidi…Ve herkes, altındaki birini iterek kendi basamağını sağlamlaştırıyor. Amcamın “dığa”sı, bir dil sürçmesi değil, bir toplum mühendisliğinin bilinçsiz tekrarıydı. Ermeni’yi küçümsediği için değil, öyle öğrenmiş olduğu için. Sistem ona “sen yoksun” derken, o da bu sesi bir başkasına yöneltti.

Bir nevi devralınmış tahakküm. Bu yüzden bir Kürt’ün Ermeni’yi küçümsemesi, sadece bir çelişki değil, sistemin başarıyla içselleştirildiğinin kanıtı. Öte yanda anne tarafım vardı. Ülkücü. Annem hariç tabi…

Uzun yıllar mesafeliydik. Sadece coğrafi değil, duygusal, ideolojik. Ben o sofralara pek gitmek istemezdim. Çünkü orada Kürtlük bir eksiklikti. Sürekli kendini ispat etmen gerekirdi.”İyi Kürt” olman. Usul usul konuşan. İsyan etmeyen, terörle arası açık. Ama işin ironisi şuydu, o milliyetçi sofrayla amcamın dili arasında neredeyse hiçbir fark yoktu. Sadece kelimeler değişiyordu. Aynı hiyerarşi, aynı “biz” takıntısı, aynı aşağıya bakma refleksi. Ve ben o “biz”e hiç dahil olamadım. Çünkü erken yaşta fark ettim, bu ülkede kimlik, bir başkasını aşağılamadan kurulmaz. “Biz” olmak için bir “dığa” gerekir. “Zırto”, “çingene”, “gavur”…

Hepsi aynı cümlede, aynı ezberin parçaları. Birini dışlamadan, kimseye yer verilmiyor. Bugün kahvemi içerken fark ediyorum, amcam sadece bir kelime söylemedi o zamanlar. Bir düzeni yeniden üretti. Kendine alan açmak için, bir başkasının üzerine bastı.

Bu ülkede herkesin küçük bir Ermenisi var. Küçük bir “dığa”sı.

Ve herkes, o küçük figür üzerinden kendini temize çekiyor. Ben bu oyunu erken fark ettim. Kenarda durdum. Bazı sofralara oturmadım. Çünkü biliyordum, o sofralarda bana yer verilmesi, bir başkasının yerinden edilmesi pahasına mümkün oluyordu. Ve bugün hala “dığa” diyenleri duyduğumda, kulağıma sadece bir kelime değil, koca bir cumhuriyet yalanı çarpıyor…

Diğer yazıları

Ne vereyim abime? – Pınar Taş

Afrodit’in doğduğu topraklardayız. Köpükten doğan aşk tanrıçasının adası, bugün...

Asgari ücret – Pınar Taş

Asgari ücret açıklandı. Ülke çapında bir duygu karmaşası... Hüzünle...

Tüm haklarınız asgari düzeyde saklıdır – Pınar Taş

Her yıl aynı ritüel. Bir grup ciddi yüzlü insan...

Uyy Ben Ölim Loo; Belleğin Yankısı, Devletin Gölgesi – Pınar Taş

Metin Göktepe öldürüldüğünde ilkokuldaydım. Çocukluğumun o naif döneminde, evimize...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,052TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Cemiyet hayatının kapıları kırılınca: İşçi Kulüpleri – Kavel Alpaslan

Bugün ‘kulüp’ dediğimizde aklımızda canlanan manzarayı bir düşünelim? Şehrin...

Lübnan bir kere daha çapraz ateş altında! – Hediye Levent

Suriye gündeminden ötürü bir türlü sıra gelmediği için gölgede...

Ne vereyim abime? – Pınar Taş

Afrodit’in doğduğu topraklardayız. Köpükten doğan aşk tanrıçasının adası, bugün...

ABD’nin Ukrayna açmazı – İlhan Uzgel

ABD’nin Rusya politikasındaki değişim, Pekin’in Moskova üzerindeki etkisinin artmasıyla...

Basit bir yolculuk açılımı – Özkan Yıkıcı

İnsan doğarken hiçbir düşüncesi, tıtutumu uoktur. Doğunca hiçbir şey...

Tatar’ın çöken propagandası ve “Potemkin devletçiği” – Hasan Kahvecioğlu

18. yüzyılda, Rus İmparatoriçesi II. Katerina, Kırım’ı ziyaret edecekti. Sevgilisi,...

Trump’ın barış diplomasisi ve Nobel adaylığı – Evren Balta

Alaska buluşmasının ardından Trump, “hızlı ateşkes” çizgisini terk ederek...

Kintsugi ve cumhuriyet – Özgür Amed

Japonların yaşayan birçok geleneği var. Bunlardan biri de “Kintsugi”… Kintsugi...

Canlı yayın