Home iktibas Hediye Levent Libya kaynıyor ama bu defa durum farklı! – Hediye Levent

Libya kaynıyor ama bu defa durum farklı! – Hediye Levent

0
Reklamlar

Libya bir kez daha kaynamaya başladı ancak bu defa çatışan taraflar da farklı, çatışmaları yatıştırmaya çalışan taraflar da… Aslında Libya bir ülkenin bölgesel nüfuz savaşlarının sahnesi haline gelmesinin en çarpıcı örneklerinden biri olarak tekrar gündemimizde. Nüfuz savaşları yürütenler için çatışma gerekiyorsa çatışılır, barış gerekiyorsa barışılır, statükonun devamı lazımsa o da yapılır.

Biz biraz geriye gidelim ve Libya’daki son 5 yıllık süreçle birlikte aslında bölgedeki gelişmeleri de bir hatırlayalım.

Libya’da 2020 yılında Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası tarafların girişimleri ile bir ateşkes sağlanmıştı. Arap Ayaklanması’nın başından beri fiilen iki başkentli, iki ordulu, iki meclisi olan Libya’da sahada çatışan milis güçlerin her birinin arkasında da en az bir ülke vardı. O günleri hatırlarsınız; Türkiye’nin desteklediği silahlı grupların askeri kompleksleri Birleşik Arap Emirlikleri’nin desteklediği milislerce vurulabiliyordu. O dönemde Libya sahasında kapışan Mısır, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Rusya ve daha birçok ülke ile Türkiye’nin ilişkileri oldukça gergindi, hatta bazıları ile diplomatik ilişkiler de kesilmişti. Irak’tan Suriye’ye, Doğu Akdeniz’den Kızıl Deniz’e kadar oldukça geniş bir coğrafyada nüfuz edinmek isteyenler Libya sahasında fiilen vardı.

Velhasıl 2020’de sağlanan ateşkesle birlikte Libya’da silahlar büyük ölçüde sustu susmasına ancak uygulanması gereken bir yol haritası da vardı. 3 kişilik başkanlık konseyi ve bir başbakan seçildi; halkın değil, çeşitli ülkelerde düzenlenen konferanslarda belirlenen delegelerin oylarıyla. O şartlarda Libya’da seçim yapmak mümkün müydü tartışmasına girmeyeceğim ancak yol haritasına göre Başbakanlık koltuğuna oturan Muhammed Dibeybe’nin ve Başkanlık Konseyinin 11 ay gibi bir sürede, Libya gibi komplike ve aşiret yapısının çok güçlü olduğu bir ülkede milisleri ve kamu kaynaklarını tek çatı altında toplaması, siyasi ayrılıklara son verip iki meclisli yapıyı çatışmadan bitirmesi, savaş sonrası yeniden imar süreçlerini başlatması, ekonomiyi yoluna koyması, istihdam yaratması, göçmen akınlarını durdurması şeklinde uzayan listeyi halletmesi gerekiyordu. Bütün bunları yaparken de arada ülkeyi özgür ve güvenli seçimlere hazırlaması öngörülüyordu. Tabii ki bunlar gerçekleşmedi. Zaten bu yol haritasını kim, hangi kafayla hazırladı; bilinmez.

Libya’da ve bölgede köprülerin altından çok sular aktı. Türkiye Mavi Vatan’dan vazgeçti ya da vazgeçmek zorunda kaldı, Mısır-Birleşik Arap Emirlikleri-Suudi Arabistan gibi ülkelerle barıştı, Ukrayna savaşı ile birlikte Türkiye-Rusya çekişmesi yeni bir kulvara girdi vs. vs… Daha bir çok bölgesel ve küresel gelişme Libya sahasında silahlı gruplar üzerinden savaşan ülkelerin pozisyonlarını da değiştirdi. Mesela Libya’da yıllarca karşı cephelerde yer alan Türkiye ve Rusya büyükelçilerinin bir görüşmesine dair haberler ajanslara düştü. İki ülkenin Libya büyükelçileri bir araya gelmiş ve sahada çatışan tarafları durdurmak için nüfuzlarını kullanmak konusunda uzlaşmışlar. Benim bildiğim kadarıyla Libya konusunda iş birliğine dair Türkiye’nin Rusya ile ilk doğrudan teması bu görüşme. Özellikle Ukrayna savaşı başladıktan sonra hem Avrupa ülkelerinin hem de ABD’nin tepkisini gözeten Türkiye, Rusya ile Libya sahasında iş birliği gibi girişimlerden kaçınıyordu.

Peki Libya sahasında ne oluyor? Libya’da vekil gruplar üzerinden savaş yürüten ülkeler istemediği halde bir çatışma halinin devamı mümkün mü?

Evet mümkün. Libya’da ateşkes yürürlüğe gireli beri çatışmalar var. Silahlı milis gruplar tek çatı altında toplanamadı. Aslında devletin inşası konusunda Libya’da başarılabilen tek şey petrol başta olmak üzere gelirlerin Merkez Bankasına aktarılmasının sağlanması. Ancak bu defa da Merkez Bankası başkanı kim olacak, hangi gruba yakın olacak çatışması patlamış, hatta o dönemin Merkez Bankası başkanı Istanbul’a kaçmak zorunda kalmıştı.

Oldukça genel bir şekilde bakacak olursak sadece 11 aylığına Başbakanlık koltuğuna oturan Muhammed Dibeybe’nin 5 yıldır o koltukta oturması ve ufukta seçimlerin hâlâ görünmüyor olması ülke içindeki güçlü siyasi çevrelerde huzursuzluk yarattı. Herkes birbirini meşru olmamakla suçluyor ama Libya’daki yöneticiler arasında meşru olan yok aslında.

Dibeybe ve müttefikleri “Yolsuzlukla mücadele ve devlet dışı silahlı yapıların tek çatı altında toplanması” söylemiyle harekete geçti ve çatışmaları bir kez daha alevlendiren de bu oldu. Dibeybe’nin hedefindeki yapılar ve isimler de Dibeybe’yi yolsuzlukla, kendine bağlı milis bir yapı oluşturmakla ve bütün bunları kamu kaynakları ile yapmakla suçluyor.

Velhasıl Libya içinde silahlı ya da siyasi açıdan güç sahibi olanlar arasında ateşkesle birlikte yatışmış gibi görünen güç savaşı yeniden başladı. Ancak bu defa Türkiye, Rusya, BM, Avrupa ülkeleri, bölge ülkeleri çatışma istemiyor. Zaten Ukrayna savaşının ardından krize sebep olan petrol akışının istikrarı ve güvenliğinin korunması, yeni mülteci akınlarına engel olunması gibi öncelikler de var bu ülkeler açısından.

Gerçi Suriye’de Esad yönetiminin düşmesinin ardından Rusya Suriye’deki komplike hava savunma sistemleri dahil askeri varlığını Libya’ya taşıdı. Rusya’nın Libya’daki müttefiki hâlâ Hafter ki, Hafter ile Ankara da barışmıştı ve Rusya ülkenin doğusundaki nüfuz alanını da korumaya kararlı görünüyor. Libya’daki Rus varlığı önümüzdeki aylarda yeniden bölgesel güç savaşlarının önünü açar mı bilinmez ancak şimdilik Rusya’nın da Libya’da bir iç savaş istemediği söylenebilir.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version