Home yazılar iktibas Kıbrıs’taki İngiliz koloni üsleri – Alfie Howis

Kıbrıs’taki İngiliz koloni üsleri – Alfie Howis

0
Reklamlar

İngiltere’nin Güney Kıbrıs’ta bulunan koloni askeri üsleri, hesap vermeyen yapısı itibarıyla, İsrail’in soykırımı ve ABD’nin bölgedeki faaliyetlerine başta istihbarat desteği olmak üzere bölgedeki emperyalist emellerin giderek daha kullanışlı bir aparatı haline geliyor

Çeviren: Yusuf Tuna KOÇ

Gazze Özgürlük Filosu, Filistin sularına yaklaşırken bir Birleşik Krallık (BK) casus uçağı Kıbrıs’’taki İngiliz askeri üssünden havalanarak Gazze’yi gözlemlemeye başladı.

İsrail ile ilişkilerde yakın dönemdeki anlatı değişimine rağmen BK, Filistinlilerin soykırımının parçası olmaya devam ediyor. Bu faaliyetlerini de Kıbrıs’taki Kraliyet Hava Kuvvetleri (RAF) Akrotiri askeri üssünden casus uçaklarıyla istihbarat sağlayarak ve doğrudan İsrail ordusuna veri yollayarak gerçekleştiriyor. Sömürge döneminden kalma bu üsler, Amerikan askerleri ve istihbarat ajanlarına ev sahipliği ediyor. Kıbrıs’ın bağımsızlına bir hakaret ve BK’nin uluslararası duruşuna bir leke, hepsi kapatılmalı.

Mayıs ayında BK, İsrail ile yeni bir ticari anlaşmaya dair görüşmeleri dondurdu, Batı Şeria’daki yerleşimcilere ve yerleşim inşa eden şirketlere de ambargo uygulamaya başladı. Bu eylemi, Dışişleri Bakanı David Lammy’nin İsrail’in soykırım yaptığını açıktan ifade edemese de İsrailli bakanların “aşırılığını” eleştirdiği ağır ifadeler izledi.

Ancak tüm bu eylemler ve sözler, BK’nin İsrail’e kesintisiz desteğinin ardında anlamsızlaştı. Ticaret görüşmelerinin durdurulmasından yalnızca birkaç hafta sonra Jeremy Corbyn’i sabote edenlerin başında gelen hükümetin ticari temsilcisi, Siyonist sözde ‘Lord’ Ian Austin, Hayfa’da İsrail ile ticari ilişkilerin önemini öven bir konuşma yaptı. Haftalar öncesinde, Filistin Gençlik Hareketi ve Özgür Filistin için İşçiler’in hazırladığı rapor, BK’nin İsrail’e silah ihracatının arttığını ortaya çıkararak bu kısmi askeri ticaret lisans yasağının pek de bir etkisi olmadığını, hatta devam eden desteği perdelediğini gösterdi.

HESAP VERMEYEN İSTİHBARAT MERKEZİ

Ticaret ve askeri ihracat her ne kadar önemli olsa da BK’nin İsrail’in Gazze’deki soykırımına en başta maddi katkısı değil, istihbarat geliyor. Bu istihbarat da Kıbrıs’taki RAF Akrotiri ve RAF Dhekelia askeri üslerinden toplanıyor. Bu üsler ev sahibi Kıbrıs’a ait değil, Gibraltar ya da Bermuda’daki gibi İngilizlerin bağımsız toprağı, seçimler ya da benzeri herhangi bir sivil yönetime de sahip değil. Bu sebeple de Ada’nın %3’ünü işgal eden topraklar üzerinde Güney Kıbrıs’ın herhangi bir yetkisi yok, hesap verilebilirliği olan herhangi bir yöneticisi yok, yönetim Westminister’deki Savunma Bakanlığı’nda, Kıbrıs Britanya Güçleri Komutanı Havacı Tümgeneral Peter Squires’ta.

Kıbrıs üssünün her zaman istihbarat rolü vardı, BK’nin bölgeyi Güney Kıbrıs’ın 1960’taki bağımsızlığı üzerine kanundışı bir şekilde ele geçirip ülkeden ayırmasının sebebi, Batı Asya’da bir dinleme noktası ve sinyal istasyonu olarak faydasıydı. 1974’te ABD, BK’nin üsleri kapama planını, sinyal toplama kapasitesi sebebiyle engelledi ve operasyonlarına devam ederken ABD’nin erişimini de artırmaları için ciddi bir ödemede bulundu. Devlet İletişim Merkezi üslerin istihbarat kısmını yönetiyor ve devlet içerisinde Savunma Bakanlığı’ndan bile daha gizli ve hesapsız bir daire.

ASKERİLEŞMİŞ KOLONİ SOYKIRIMDA KULLANILDI

Kıbrıs’tan Gazze’ye casusluk misyonları, bir defada beş saatlik sürelerde aktif olan, 2023 Ekim’inden bu yana haftada birkaç defa uçurulan ShadowR1 uçaklarını da kapsıyor. Buna dair raporu, uçakları takip ederek uluslararası kamuoyuna ifşa eden Matt Kenard ortaya çıkardı. Bu uçakların 2025 Haziran’ında da aktif olduğunu gösterdi. Bu uçaklar detaylı görsel istihbarat toplama yetisine sahip, bu da yerdeki nesne ve olayları yüksek kalitede görebildiği anlamına geliyor. Bu veri doğrudan İsrail’e sunuldu ve muhtemelen Gazze’deki saldırıların yönlendirilmesinde kullanıldı. İsrail’in Gazze’de kitlesel çapta sivil katlettiğinin herkes tarafından kabul edildiği düşünüldüğünde, yıkılan şehirlerin, hastanelerin ve okulların ardından İngiliz istihbaratının da rolü bulunuyor.

Bu üsler ayrıca İsrail’e askeri kargoların gönderilmesinde de kullanılıyor, keza İsrail Hava Kuvvetleri uçaklarına da muhtemelen ev sahipliği yaptı ve Amerikan Özel Kuvvetleri’nin Gazze yolculuğunun ara durağı da olabilir. Üslerin çok fazla fonksiyonu var, en yüksek gizlilik kapasitesi içerisinde, ABD ve İngilizlerin İsrail’in soykırımına desteği için çok kullanışlı, yüksek etkili bir varlık değerinde. Üsler bu türden operasyonlar için en iyi noktada bulunuyor, hesap vermeden yönetilen askerileşmiş koloniler tarihte birçok kez bu tür işlevler için kullanışlı yerlerdi. Üslerin önemi, bir sömürge statüsünde olmasından, en dibine kadar anti demokratik yapısından, ayrıcalıklı bir yerli nüfusa sahip olmamasından, bulanık, gri bir alandaki adalet sisteminden, askeri yönetimle yönetilmesinden ve yalnızca kaba güç kullanılarak işgal edilmesinden geliyor.

EGEMENLİK HAKKI KAPATMAYA YETMİYOR

İşgal altındaki Mauritius’ta bulunan Chagos adasındaki Diego Garcia Üssü de benzer şekilde kullanılıyor, yıllar önce sürüldükleri için yerli nüfusa da sivil bir yönetime de sahip değil. Üs, denizaşırı İngiliz askeri operasyonları açısından önemi bakımından Akrotiri ile yarışacak durumda olmasına rağmen Kıbrıs’a kıyasla doğrudan Amerikan kontrolünde. Bu örnekte, yalnızca Uluslararası Adalet Divanı’nın müdahalesi ve uluslararası baskı, BK’yi bölgeyi yeniden Maurituslulara vermek için henüz daha kesinleşmemiş bir anlaşmaya zorladı ki bu durumda bile üsler açık kalacak, ancak egemenlik hakkı teknik olarak geri verilecek.

Mauritius örneği, egemenlik hakkının aktarımının gümüş kurşun olmadığını, yani otomatikman üslerin kapanmayacağını, ancak daha ciddi bir hesap verilebilirlik ve baskı anlamında bir geri adım olduğunu gösteriyor. Kıbrıs hükümeti de Mauritius hükümeti gibi bu üslerin faaliyetlerinde suç ortağı. Kıbrıs üs alanın egemenliğine sahip çıktı ve birkaç kez de kaldırılmaları için pazarlık yapmaya çalıştı, ancak hiçbir zaman meseleyi uzatmadı ve bildiğimiz kadarıyla 2023’ten bu yana da faaliyetlerini sınırlamak ya da tamamen kaldırmak için hiçbir çabada bulunmadı. Hatta İsrail ve İngiliz istihbarat uçakları muhtemelen soykırımın başından bu yana Ada’daki havaalanlarını kullanıyor.

ÜSLERİN KAPATILMASI ŞİMDİ DAHA ÖNEMLİ

Soykırımsız Kıbrıs isimli Kıbrıs’taki Filistin destekçisi ve soykırım karşıtı hareket, Ada hükümetinin Batı çıkarları için taşeronluğunu azaltması için çaba gösteriyor. Devleti işgal altındaki İngiliz bölgelerinde egemenliğini sağlamaya ve ellerindeki kozu, üslerdeki operasyonları etkilemek için kullanmaya ikna etmeye çalışıyor. Hareket, Kıbrıs’ın Mauritius örneğindeki gibi davayı satıp üsleri açık bırakmaması için kritik önemde.

BK’de CODEPINK Britain, Kıbrıs’taki Amerikan-İngiliz üslerinin kapatılması için kampanyaya başladı, Savaşı Durdurun ve Barış ve Adalet Projesi de destek veriyor. CODEPINK mart ayında Savunma Bakanlığı önünde bir yürüyüş yaptı. Filistin sorunu ve savaş karşıtı grupların meselelerini gündeme getirmek için kamuoyu çalışması yürüttü. Jeremy Corbyn, Zarah Sultana ve Adnan Hussein gibi bağımsız vekiller konuyu Parlamento’ya taşıyarak, “Kıbrıs’tan Amerikan-İngiliz üsleri kaldırılsın” kampanyasını devletin merkezine kadar getirdi.

Kıbrıs’taki üslerin kapatılması ve İngiliz askerleriyle istihbarat ajanlarının geri çağrılması, idealist bir hedef değil gerçek bir ihtimal. Kıbrıs’ın bağımsızlığı sonrası BK, yüksek bakım masrafları, Batı Asya’daki müdahale imkânlarının azalması ve devletin uluslararası düzene uygun hareket etme iddialarını zayıflatan bir sömürge sonrası dönemi utancı olması sebebiyle birkaç kez üslerin kapanması ihtimalini gündeme getirdi. 1974, 2004 ve 2010’da ya üslerin kapanıp sınırlı bir toprağın Kıbrıs’a geri verilmesi ya da İngiliz askeri varlığının azaltılması planları yapıldı.

Açık kalmalarında, ABD’nin kendi istihbarat operasyonları için üsleri istemesi önemli bir faktör oldu, ancak Keir Starmer’ın yenilenmiş militarizmi ve şişirilmiş askeri bütçesi, bu hükümet döneminde durumun değişebileceğine yönelik umutları azalttı. Ne olursa olsun, üslerin kapatılması için kampanya yapmak hâlâ önemli. İsrail’in giderek daha kontrolsüz ve dengesiz bir uluslararası konum aldığı günlerde, soykırım sürdüğü müddetçe eylemciler bastırmaya ve dikkat çekmeye devam etmeli.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version