Home yazılar iktibas Demokratlar Zohran Mamdani’nin zaferinden ders alacak mı? – Bernie Sanders 

Demokratlar Zohran Mamdani’nin zaferinden ders alacak mı? – Bernie Sanders 

0
Reklamlar
Senatör Bernie Sanders, The Guardian için kaleme aldığı yazıda, Demokrat Parti’nin New York’un ilk Müslüman ve sosyalist belediye başkanı adayı Zohran Mamdani’nin zaferini değerlendirdi. Sanders partinin mevcut politikalarını sorgulaması ve halkın taleplerine kulak vermesi gerektiğini vurguladı.
2016 ve 2020 yıllarında düzenlenen ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin aday adayları arasında yer alan Sanders yazısında, “Demokrat Parti’de çok sayıda yönetici, rotayı değiştirmek yerine batmakta olan Titanik’in kaptanı olmayı tercih ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

Çeviri: Kıvanç Eliaçık

Ya, bozuk ve hileli bir ekonomik ve siyasi düzeni sürdüren, ay sonunu zar zor getiren Amerikalıların acılarını görmezden gelen politikaları dayatmaya devam edecek, ya da, eğer bu sistemi değiştirmezsek, ebeveynlerinden bile daha kötü şartlara sahip olacak olan genç kuşağın hayallerini bir kenara bırakacağız.

Parti, milyarder bağışçılara ve gerçeklerden kopuk seçim danışmanlarına güvenmeye, giderek daha az insanı etkileyen anlamsız 30 saniyelik reklamlar için çuvalla para harcamaya devam edebilir.

Yahut, on milyonlarca Amerikalının hükümetin kendi dertlerini, hayatın gerçeklerini anlamadığını düşündüğü için demokrasiden umudunu kestiği gerçeğini görmezden gelmeye devam edebilir.

Ya da, Salı günü Zohran Mamdani’nin kampanyasının bize öğrettiği dersi alabiliriz:
Gerçekten insanların yaşadığı ekonomik ve ahlaki sorunlara cesaretle eğilmek, açgözlü oligarşinin karşısına dikilmek ve emekçi ailelerin hayatını iyileştirecek bir gündem için mücadele etmek…

Bazıları, Mamdani’nin zaferini sadece stiline ya da karizmasına bağlayabilir. Doğru, karizmatik bir aday. Ama Mamdani’nin başarısı, onun etrafında örgütlenen olağanüstü bir taban hareketi olmadan mümkün olmazdı. Böyle bir hareket de, emekçilerin ihtiyaçlarına seslenen bir ekonomik gündem olmadan asla büyümezdi.

New Yorklular ve bütün Amerikalılar çok iyi biliyor, dünyanın en zengin ülkesinde yaşarken kimse her gün sofrasına yemek koymak, kirasını ödemek ya da sağlık masraflarını karşılamak için bu kadar zorlanmamalı. İşte Demokrat Parti’nin danışmanlarının varlığından bile habersiz olduğu insanlar bunlar.

Mamdani, “radikal” ve “gerçekdışı” diye eleştirilen pek çok ekonomik politikayı savundu:

  • Gelir ve servet eşitsizliğinin tarihte görülmemiş boyutlara ulaştığı bir dönemde, zenginlerin ve büyük şirketlerin artık adil biçimde vergi ödemesini talep etti.
  • Uygun fiyatlı konut bulmanın neredeyse imkansız hale geldiği bir ortamda, kira artışlarının dondurulmasını istedi.
  • İşe gidip gelmenin işçinin maaşından büyük bir yük çaldığı günümüzde, toplu taşımanın ücretsiz olmasını savundu.
  • Düşük gelirli ve emekçi ailelerin kendileri ve çocukları için kaliteli gıdaya ulaşamadığı mahallelerde, kamunun sahip olduğu marketlerin açılmasını talep etti.

Bu fikirler, bazı milyarderlerin, zengin bağışçıların ya da emlak spekülatörlerinin işine gelmeyebilir. Ama halkın istediği tam olarak bu ve belki de artık onları dinlemenin zamanı gelmiştir.

Mamdani’nin zaferi “star ışığıyla” değil, halkın gücüyle kazanılmış bir zaferdi. Demokrasiye yeniden can vermek ve sıradan insanların hayatını doğrudan etkileyen kararlarda söz sahibi olmasının önünü açmakla ilgiliydi.

Dahası, Mamdani New York’ta ve ülke çapında milyonlarca insanı rahatsız eden o ahlaki sorunun da arkasında durmaktan kaçmadı: ABD’nin, Gazze halkını yok eden ve çocuklarını açlığa mahkûm eden, aşırı sağcı Benyamin Netanyahu hükümetine verdiği askeri desteği bitirme ihtiyacı. Mamdani biliyor ki, antisemitizm iğrenç ve tehlikeli bir ideolojidir. Ancak Netanyahu hükümetinin insanlık dışı politikalarını eleştirmek antisemitizm değildir.

Mamdani’nin kampanyasının öğrettiği şey şu:

Trump’ı ve onun yıkıcı politikalarını eleştirmek yetmez. Umut verecek bir vizyon ve neden bu durumda olduğumuza dair bir analiz ortaya koymamız gerekir. Başarısız olmuş mevcut düzene tutunmak da çözüm değil. Umudun giderek azaldığı bir dönemde, insanlara birlikte hareket edersek, güçlü çıkar gruplarının karşısına dikilecek cesareti gösterirsek, daha iyi bir dünyayı; ekonomik, sosyal, ırksal ve çevresel adaletin egemen olduğu bir dünyayı kurabileceğimiz duygusunu vermeliyiz.

Mevcut Demokrat Parti yönetimi Mamdani’nin kampanyasından bir şey öğrenir mi? Muhtemelen hayır. Birçoğu, batmakta olan bir geminin kaptanı olmayı rotayı değiştirmeye tercih eder.

Ama aslında onların ne düşündüğü çok da önemli değil.

Parti kurmayları, Mamdani’yi yenmek için ellerindeki her şeyi kullandılar, milyonlarca dolarlık Super Pac seçim bağışlarını, “önemli” insanların desteğini, saldırgan bir medyayı… Ama yine de kaybettiler.

Demokrat Parti’nin geleceğini mevcut yönetim belirlemeyecek. Bu ülkenin emekçi sınıfı karar verecek.

Giderek daha fazla insan, siyasal sistemimizin yozlaştığını, milyarderlerin seçim satın almaması gerektiğini fark ediyor. Kimse, tarihte görülmemiş bir gelir ve servet uçurumunun olmasını, herkes için sağlık hizmetinin garanti edilmediği tek zengin ülke olmayı, gençlerin gelirine bakılarak yükseköğretimden mahrum bırakılmasını, konut krizinin çözülmemesini, asgari ücretin açlık sınırında kalmasını, şirketlerin sendikal örgütlenmeyi yasadışı şekilde engellemesini ve daha nicesini  kabul etmiyor.

Amerikan halkı ayağa kalkıp mücadele etmeye başladı.

Bunu, ülke genelinde düzenlediğimiz “Oligarşiye Karşı Mücadele” etkinliklerine gösterilen büyük ilgide gördük. Bunu, neredeyse her eyalette bu ay düzenlenen “Krallara Hayır” mitinglerine katılan milyonlarda gördük. Ve dün, New York’ta Demokrat Parti önseçiminde de gördük.

Biz bu yolda ilerliyoruz ve kimse bizi durduramayacak.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version