Home yaklaşımlar Özkan Yıkıcı Aylar sonra Karpaza merhaba derken – Özkan Yıkıcı

Aylar sonra Karpaza merhaba derken – Özkan Yıkıcı

0
Reklamlar

Ocak ayının son günlerinde Yeni Erenköy tesislerinda kaldıydım. Karpaz esintim sonlanınca da malum sağlık sendrom gerçekleriyle aylarca debelendim. Memleketin çökmüş, çürümüş sistemin adeta hayatımla belgeselliğini yaşadım. Buda Karpaza gitmeme konumunu yaratı. Şimdi aylar geçti. Sağlığım iyiye giderken, kendim yeniden kardeş dost görme adına yeniden bölgeğe yöneldim. Doğrusu, aylardır hastalık havasından da sıyrılıp yeni koşullara da epey önemseyici ihdiyacım vardı..

Yine klasik şekilde yola çıktım. Ama hastalığın etkileri hala vardı. Yorgunluk ile sıkıntı, güneş yükseldikçe daha bir yaklaşır hale geliyordu. Tabi ki hastalık yaşanan sonucu da ençok bozulan normal şeklim de uyku aüeesi idi. Ööyle ki iki gündür gece uykum birkaç saati dahi bulmuyordu. Arabada yükselen güneşle de kestirdim.

Sonunda yine kaldığım tesislere vardım. Bu defa biraz da yorgunluk vardı. Ama hava değişimi de hemen hissediliyordu. Nem yükselişi, uzaktan deniz sesi falan..

Ayni hikayeler sanki benim hasta günlerim gibi donup yeniden başlar gibiydi. Bir farkla çalışan fazla yabancı görülüyordu. Bir de belediyenin onlarca istihtam lafları da dolaşımdaydı. Kimisi ek olarak “nede olsa seçim var” ekini yapıyordu. Yine de Karpaz havası sıkıntılı kapalı Lefkoşa havasına göre daha açık  şekilde bana geliyordu.

Tarla satışları yeniden kulağıma geliyordu. Arada göz ardı gibi olan durum da vurgulanıyordu. Tanık olduğum birisi, bana uyarı yapıyordu. Tarlayı satan kırkbeşbin sterlin dönümünü isterken, satın alacak n kişiden seksenbin sterlin isteniyordu. Aradaki fark, aracıların cebine gidecekti. Kazara konuyu sorduğum birisi de “dben yüzde beş alıyorum. Ama bazıları yarısından fazlasını istiyor” demekteydi. Hele de bölgeğe yabancı alıcı olunca aracının cebine daha fazla para giriyor.

***

Başlamışım Karpaz tatiline. Ençok üç gün kalma düşüncesindeğim. Bu defa ziyaretde olduğum bir yerde vaşka bir durum duyuyordum. Malum çocuğu olupp yurtdışında okutmak isteyenlerimiz de vardır. AB burslarına da baş vuruyorlar. Ama aşka kültürleşen davranışımız da var. çünkü başarısızlık veya yetersizliği pek kabullenmek isteyen debyok. Onun için de bahane bulmann da kolaydır. Kendince karşısındakini de inandırıyor olacaktı.

Garip olmayıp garip olması gereken düşünce davranışı da var. sanki inandırma da olduğu kabuleniliyr. Aylenin biri klasik lafla “çocuğum başarılıdır”. Ama velakin, az farkla kaybeti. Bazı yerlerde de kazansa da “işkal alından geliyorsun diye de” evladının ret edilği söylencesi de karşıma geldi. Demek ki işlerb böyle.

Yetmedi: bu işkal altı sonrası sesler yükselir: ne işkali diye. Öyle bir şey yok tatmin havası da çalınır. İşimize  öyle geliyor da…

Böylesi karşılamalarla zamanım akıyordu. Tabi ki Karpazda Türkiye havası da birbaşkadır. Hele de resmi ekranları izleyenler içiin “başarı masaları öçok”… erdoğanın kazandırdıkları ve sonradan gelecek olanın mmahvetme konuşmaları da oldu. Bir harmoni havası oluşuordu. Fakat, güneş yakıyordu. Kafalar da epey bulanıyordu. Beyin donuklaşıyorken, tesislerdeki odama çekildim.***

Giderek azalan bitki çeşitleri duyumlarım oldu. Nergiz çiçekleri kokularını hala pek duymadım. Yerel yemeklerin tadına da fazla raslamadım. Ama bazı kişiler: kolayca maların satışıyla buradaki ahalinin bölgenin yoksuları olacakları korkularını da laflı7yordu. Karpaz havam böyle başladı. Henüz denize girmedim. Kaldığım yerde esihti var. doğrusu açık hava rüzgarına hasret kaldım. Bakalım kalış ile son nasıl geçecek. Şimdilik değişim havası fena değil. Enazından sıkıcı havadan sıyrıldım.

No comments

Yorumunuzu ekleyinCevabı iptal et

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Exit mobile version