tüm yazılar:

Aya Triada’dan bir kadın: Athena Zaura… – Sevgül Uludağ

Orjinal yazının kaynağıyeniduzen.com
Atina Zaura, POGO tarafından ödüle layık görülmüştü… Resimde rahmetlik Athena Zaura, POGO Genel Sekreteri Skevi Kukuma ile…

1974 yılı sonrasında köyünü terketmeyerek Kıbrıs’ın kuzeyinde, Karpaz’daki Aya Triada’da (şimdiki adı Sipahi) tüm baskılara karşın hayatını sürdüren Athena Zaura, geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti ve düzenlenen törenle Karpaz’da, Aya Triada köyünde toprağa verildi…

Athena Zaura, geçtiğimiz dönem Kıbrıslırum kadın örgütü POGO tarafından ödüle layık görülmüştü çünkü Karpaz’da tüm zorluklara ve baskılara karşın, ailesinden, evlatlarından, torunlarından uzakta hayatını sürdürerek bir direniş ve barış sembolü olmuştu…

SKEVİ KUKUMA’NIN SÖYLEDİKLERİ…

POGO Genel Sekreteri Skevi Kukuma, 22 Haziran 2025 Pazar günü Aya Triada’da düzenlenen cenaze töreninde Athena Zaura’yla ilgili bir konuşma yaptı. Kukuma’nın konuşmasını okurlarımız için özetle derleyip Türkçe’ye çevirdik. Kukuma, barış ve direniş sembolü bu Kıbrıslı kadınla ilgili şöyle dedi:

***  Sevgili yoldaşlar, arkadaşlar, sevgili Athena… Bugün burada seni son yolculuğuna uğurlamak üzere toplandık, bu öylesi bir yolculuk ki Kıbrıs’ın her tarafını herhangi bir barikatla karşılaşmaksızın ziyaret edebileceksin, seni hiçbir zaman terketmek istemediğin Aya Triada’nın kollarına teslim ediyoruz… Athena Zaura öylesine bir kadındı ki duruşu ve dayanıklılığı bir direniş eylemiydi, bu direniş de yeniden birleşme ateşini ve umudunu canlı tuttu…

***  Athena Zaura’nın evlenmeden önceki soyadı Hacıyanni idi… 19 Mart 1933 tarihinde Yalusa’ya bağlı Aya Triada’da dünyaya gelmişti. Dokuz çocuktan en küçüğüydü. 17 yaşındayken, fakir bir aileden gelen Mihalis Zaura’yla evlendi. Mihalis Zaura, Dipkarpaz (Rizokarpasos) Lisesi’nden mezun olmuştu ve o günlerde böylesi bir eğitim alan pek az kişi vardı. Daha da önemlisi Mihalis Zauras’ın döneminin ilerici profesörtleri ve insanlarının sosyalist fikirlerinden etkilenmesi ve Aya Triada’da ve genel olarak Karpaz’da bir Halk Hareketi oluşturmakta öncülük yapmasıydı. Athena’nın Mihalis Zaura’yı seçmesinin bir bedeli oldu ama o bu seçiminden her zaman gurur duydu…

***  1950 yılında evlenerek kendi ailelerini kurdular, altı çocukları oldu – şimdilerde 12 torunları ve 5 büyük torunları var. Athena bir eşti, bir ev hanımıydı, bir çiftçiydi ama herşeyden önce bir anneydi… Eşi Kooperatif Bakkaliyesi’nin sorumlusu ve aynı zamanda sol partinin bir üyesi olduğu ve Aya Triada’daki küçük toplumun sorunlarını çözmekte özellikle önemli bir rol oynadığı için, evlatlarını yetiştirip büyütme sorumluluğu ağırlıkla Athena Hanım’daydı. Athena evlatlarını dürüstlük, insaniyet ve sosyal adalet prensipleriyle yetiştirip büyütmek için çok sıkı çalıştı… Tarım alanında her türlü işte çalışıyordu, tütünden pamuğa, hayvancılığa kadar her türlü işi yapıyordu.

Torun Atina Zaura, kaybettiği ninesi Athena Zaura ile

***  Athena’nın Aya Triada’daki günlük hayatı, çiftçiliğin gündelik mücadeleleri ve çocuk yetiştirmekle geçiyordu ancak çiftçilerin ve halk hareketinin mücadelelerinde de her zaman eşinin yanındaydı çünkü kendi evleri toplantılar ve diğer etkinlikler için bir toplanma merkeziydi…

***  Ne yazık ki hain darbe ve Türk işgali, hayatlarını değiştirdi, binlerce yurttaşımızın hayatını değiştirdiği gibi. Ancak kendi bilinçli seçimleriyle, kendi köylerinde mahsur kaldılar – Kıbrıs sorununun kısa sürede çözümleneceği ve herkesin evine döneceği umuduyla, kendi köylerine katkıda bulunmak ve onu korumak için orada kaldılar. Bu karar, diğer mahsurlar için yaşamsaldı. Zaura ailesi köyde büyük saygı görmekteydi ve onların kalmasıyla başka köylüler de kalmak için cesaret buldular. İşte o zaman “mahsur” sözcüğü gündelik yaşama ve aynı zamanda siyasi terminolojiye girdi. Mahsur olmanın ne demek olduğunu uluslararası örgütlere ve diğer örgütlere izah etmek zorunda kalıyorduk, hala kalıyoruz… Bu insanlar gündelik hayatlarının tüm alanlarında Türk işgaline maruz kalıyorlardı ve kalmak için büyük fedakarlıklar yapıyorlardı. Kendi çocuklarını daha iyi bir yaşamdan mahrum ediyor ve çözümü bekliyorlardı yurdumuzun normale dönmesi için, bunu izah ediyorduk. Mahsur kalmak demek, dünyanın geri kalanından soyutlanmış olmak değildi, sözlüklerde bunu anlatacak tarifler bulmak gerekiyordu…

***  Tüm bunlar Zaura ailesinin yaşamında vardı… 1974 yılında iki büyük çocukları Marulla ve George, yurtdışında eğitimdeydi. Üçüncü çocukları, 17 yaşındaki Yannakis esir alınmıştı ve bir yıl sonra özgür bölgelere zorla gönderilmişti. 1976, 1978 ve 1980 yıllarında ailenin üç küçük kızı da gidecekti. Katina, Morfia ve Helen… 12 yaşına bastıklarında, birbiri ardından Aya Triada İlkokulu’ndan mezun oldukça eğitimlerine devam etmek üzere özgür bölgelere geleceklerdi. Athena’nın evi boş kalmıştı – bir zamanlar evlatlarıyla dolu olan bu ev boştu ve anneyle baba, onların akibeti hakkında kaygılanarak yaşamak zorunda kalacaktı.

***  Herkes durup düşünebilir mi acaba, 12 yaşındaki yapayalnız kız çocuklarının, anne-babalarıyla hiçbir iletişim olmaksızın, onları ziyaret etme hakları olmaksızın hayatta kalmaya çalışmalarını düşünebilir mi? Üstelik anne-babalarını üzmek istemedikleri ve köyde kalma kararlarını desteklemek istedikleri için herşey tamammış gibi yapıyorlardı… “Anne babalarına herşeyin tamam olduğunu bildiriyorlar…” Kızılhaç ve RİK aracılığıyla gönderdikleri mesajlarda böyle mesajlar veriyorlardı. Yıllarca böylesi mesajlar dinledik radyodan ama bir kalıptan çıkmış gibi olan bu mesajlar, aslında beklemenin acısıyla donatılmıştı…

***  Athena bir gün şu mesajı aldığında şoke olacaktı: “Ben Katina Zaura, annemle babama bildiriyorum ki evlendim…” Bu kızların yapayalnız bu durumlarını analiz edebilir misiniz? Özgür bölgelerde tamamen yalnız biçimde mahsur kalmış tüm bu çocukların neler yaşadığını kağıda dökmenin bir yolu var mıdır acaba?

***  Geçen hafta POGO olarak ne yazık ki büyük oranda görünmez kılınmış Kıbrıs tarihinin bir yönüne ışık tutmak için bir tartışma düzenledik: Kıbrıs’ın işgal altındaki bölgelerinde mahsur kalmış çocukların tarihi… Psikolojik tramalar, izolasyonun sonuçları, küçük yaşlarda aile çevresinden koparılmak gibi konular üstünde durduk ama aynı zamanda kendi istekleri olmaksızın köylerinden kovulan çocuk esirler olarak neler yaşadıkları üstünde de durduk…

***  Her halukarda Athena direndi, iletişime izin verilmeyen o zor yıllarda direndi, bir ziyaret için aylarca beklemek gereken o yıllarda direndi… Barikatlar açılınca ve artık iletişim mümkün olunca, POGO Kadın Hareketi, mahsurların yanında durdu, sık sık onları ziyaret ederek durumları hakkında bilgi aldı, ilgimiz ve varlığımızla onları destekleyip güçlendirmeye çalıştık… Tüm bu ziyaretler, Zaura ailesinin evinde oluyordu, kapıları bize her zaman açıktı ve Sevgili Athena da bizi pişirdiği yiyeceklerle ve tatlılarla ağırlamaya hazırdı… Uzun seyahatimiz ardından orada dinleniyorduk… Onun evine konuklar davet ediyorduk, diğer mahsur insanları çağırıyorduk – son yıllarda sağlık sorunlarıyla karşılaşmaya başlayınca, bu rolü Mary Pantelis oynamaya başlayacaktı…

***  İşte bu Athena Zaura idi – anne, köylü, mahsur, mücadeleci insan – Kıbrıs sorununun çözümü ve geri dönüş onun için bir slogan değildi, yeniden birleşmiş bir yurtta daha iyi bir gelecek için gündelik bir direniş biçimiydi… Sözcüklere ihtiyaç duymaksızın, yürekten gelen bir yaşam biçimiydi bu…

***  Ama bugün burada sana son yolculuğunda veda etmeye geldik… Bir kez daha partine ve POGO’ya yönelik yapmış olduğun katkılara takdirimizi sunuyoruz… Yurduna yapmış olduğun tüm katkıları takdir ediyoruz… Bizim için Athena her zaman bir simge olacaktır – POGO olarak onu 6ncı “Katina Nikolau-Kleio Hristodulu” Kadınların Katkısı Ödülü’yle onore etmiştik… Bil ki her zaman seni hatırlayacağız, senin gibi mücadeleci kadınları hatırlayıp onore edeceğiz ve gençlere bir örnek ve rol model olmaya devam edeceksin… AKEL ve POGO Kadın Hareketi adına, evlatlarına, torunlarına ve büyük torunlarına içten gelen başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz… Hatıran sonsuza dek yaşasın…

TORUN ATHİNA ZAURA’NIN YAZDIKLARI…

Athena Zaura’nın kendisiyle aynı ismi taşıyan torunu Athina Zaura ise “Skala Times” adlı internet gazetesine bir yazı yazarak duygularını paylaştı. Skala Times’da 21 Haziran 2025’te yayımlanan bu yazıyı da okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Torun Athina Zaura şöyle yazıyor:

***  Benim ninem bu topraklardan bir kadın değildi yalnızca… Köklerdi, alevdi, koruyucuydu… Karpaz’ın işgal altındaki Aya Triada köyünde 51 sene yaşadı, yurdumuzun yeniden birleşmesi umuduna yönelik alevin hiç sönmemesini sağladı – Karpaz’ın asla unutulmadığını hatırlattı bize… Onun duruşu, direnişi, sessiz ve sarsılmaz varlığı, bunun yalnızca bir seçim olmadığını gösteriyordu. Bu bir direniş eylemiydi…

***  Dün gece rüyama geldi… Tıpkı beş yaşındayken bir Birleşmiş Milletler otobüsüyle işgal altındaki Aya Triada’ya gidip de onun kollarına doğru koştuğum gün gibiydi… İşgalden sonra Aya Triada’ya ayak basan ilk Kıbrıslırum çocuktum. Şanslıydım – Birleşmiş Milletler’in belli çabaları ve yardımlarıyla, tam bir ay boyunca onunla yaşayacaktım! Bütün bir Ağustos ayı boyunca! O günler bir çocukluk cennetiydi… Oyunlar, deniz, köyün kokuları ve onun sıcak kucaklaması… Tarih’in adaletsizliği içerisinde bir çocuğun rüyası…

***  Evi her zaman herkese açıktı, bir sığınaktı, bir referans noktasıydı, bir sıcaklık ve misafirperverlik durağıydı… 2003 yılında barikatlar açılınca, evi bir kez daha canlı bir fenere dönüşecekti, zaman içerisindeki istikrarlı bir değer – Aya Triada’ya giden her bir ziyaretçi önce bu evde duruyordu – kahve, börek ve sohbet için…

***  Dün, tıpkı yaşadığı gibi göçüp gitti: Sessiz ve onuruyla… Geride ışığını bıraktı, örnek oluğunu bıraktı, dayanma gücünü bıraktı… Hoşçakal nineciğim… Şimdi senin imajın ışık ve anılardan oluşuyor, yürek dolusu teşekkürle sana veda ediyorum. Çünkü sen bana savaşmanın ne olduğunu öğrettin, dayanmanın ne olduğunu, Tarih karşısında dimdik durmanın ne olduğunu öğrettin… Seni her zaman içimde taşıyacağım… İyi yolculuklar sana… Karpaz’dan bir rüzgar estiğinde bileceğim ki, beni ısıtmaya gelen nefesindir bu…

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img