“Kıbrıs’ta Kıbrıslı yoktur. Kıbrıslı Kıbrıs’ta sadece eşeklerdir,”
“Kıbrıs’ta iki millet vardır, iki dil vardır, iki din vardır,” söylemlerini, Denktaş Bey ile Sayın Bülent Ecevit’in icadı sanırdık.
Değilmiş meğer…
Meğer bunlar, “Şahin Psikolojik Harp Planı”’nın bir gereği olarak, “Kıbrıslı fikri”’nin Kıbrıslılarda gelişme göstermesini engellemek için yapılanlardanmış…
Kim derdi ki, onca mücadeleden sonra Kıbrıslı Türkler, kendilerine Anavatan belletilen Türkiye ile bir gün bu şekilde karşı karşıya gelecekler?
Kendilerine, “Anavatan” diye belletilen Türkiye bir gün, psikolojik savaş ilan edecek…
Niçin?
Kendilerine özgü kimlikleri ortadan kaldırmak için.
Varlıklarını, bu yolla, silmek için…
Bir yandan nüfus aktarmak suretiyle iradelerini ellerinden alırken,
Bir yandan da psikolojik savaşa tutmak suretiyle ortadan kaldırmak…
Peki, sonuç?
***
Bu işi, 1930’lu yıllarda Kıbrıs’ta İngiliz denedi evela…
Ama İngiliz, “Kıbrıs ulusçuluğunun ortaya çıkışını geciktirmek için” dediydi.
Neden Kıbrıslılığı ortadan kaldırmaya kalkışmadı İngiltere Kıbrıs’ta?
Türkiyeden daha insaflı olduğundan mıydı?
Değil.
Dünya insanlığın vardığı o noktada, yani bin dokuz yüzlü yıllarda, bu türden işlerin çok gerilerde kaldığını bildiğindendi.
Yoksa Kuzey Amerika’da Kızılderililere, Avustralya’da Aboricınlara mesela, yaptığını, bal gibi Kıbrıs’ta da yapardı.
Hapishanelerini bir kere de Kıbrıs için boşaltırdı ve, Kıbrıs’ı sahiplenirdi mesela…
Yani?
Yani Türkiye’nin, Kıbrıslı Türklere uyguladığı Kıbrıslılık düşüncesinin gelişmesini önlemeğe yönelik Psikolojik savaşı da, yoketmeğe yönelik uyguladığı nüfus politikası ile sair yöntemleri tutmadı.
Tutmadığı bir yana, geri de tepti.
Öyle olması gerekirdi zaten.
Dünyada, nüfus oranına vurduğumuzda, ender rastlanan kalabalıkların sokağa inme nedeni, Türkiye’nin Kıbrıs’ta uyguladığı bu politikalardır.
Annan Planı bir bahane bile değildi.
Ama, “soğutucu” görevini maalesef iyi gördü Annan Planı…
Neden, nasıl ve saire,
Bu yazının konusunun dışında kalsın…
***
Evet, Türkiye’nin Kıbrıslı Türklere karşı sürdürdüğü psikolojik ve sair savaş, şu ana kadar, kesin bir zaferle sonuçlanamadı.
Tam tersi, Kıbrıslılık düşüncesine güç kattı.
Oysa Türkiye Cumhuriyeti Devleti, deneyimi ile bunu bilmeli idi.
Yunan Ordusunun İzmir’e çıkışı ile Anadolu’yu işgale kalkışmasının Türkiye’de uluslaşma sürecine yaptığı katkı ortada iken,
“Kürt yok, Dağ Türkü var” iddiası ve politikası ile yaratılan durum ortada iken,
Kıbrıs’ta bu türden girişimlerin başarısız olacağı belliydi.
Çetin Altan ve bazı Türk bilim adamları, “Tarihi, hukuku dikkate alın” uyarılarını çok yaptılar. Biz de, 30 yılı aşkın bir süredir, bu uyarıları yapanlardanız…
***
Kıbrıs’ın tarihi, Kıbrıs’ı ele geçirmeğe kalkışan herkese şu uyarıyı yapmaktadır: “Heveslenme. Bu Ada’ya her gelen, bedelini çoğ ağır ödedi. Herkesin hevesi, döner dolaşır, kursağında kalır…”
O nedenle tarihin yargısından Türkiye de, Yunanistan da, İngiltere de kurtulamaz.
“Geldikleri gibi gidecekler…”
Çare, “Bağımsız Kıbrıs”’ı yaratmaktadır.
Bu da, Kıbrıslılık düşüncesinin güçlenmesi ile olur…