Klasik bir öğreti vardır. Bu giderek adeta ders verici deyim şekline dek sokuluyor. Bir olay nekadar öfke duyulsada, önemli tehlikeler içerse de süreklileşince, normal halde artık kabulenir. Daha ileri gidilip devam ederse de artık gündem olmanın da giderek gerisine düşer. Öyle ki önemli sonuçlar versede, öfke duyulsa da normalleştikçe bu durum da doğal hale gelir. Önemi azalır. Bu konuda siyaset derslerle doludur. Dersler bir yana, gelişmeler anındaki bazi basit gelen davranışlar da fıkralaşma veya ders verici öyütler şeklinde halk diline yerleşir. Benzer olaylarda da bu alınan dersleri kısaca anlatma adına hep konu aktarılır.
Son Türkiye gelişmeleri adeta özetlenen siyasal tarihe yeni bir sayfa çoktan yazdı. En basit konuyu ele alalım: artık operasuyonlar hem sabah olmadan yapılıyor ve durmadan tutuklamalar oluyor. Belediyelere yönelik bu tür olaylar yıllardır sürüyor. Şimdi CHP düzeyinde yoğunlaştı. Artık son gelişme gibi Cjumartesi sabahı uyanılan belediye başkanlarına yönelik operasyon da bunlardan sadece birisi olarak deyer buldu. Çünkü, alışıldı. Durmadan operasyon ve ardından gizli tanık veya itirafçıların sözleriyle oluşan hukukun da suyu çoktan çıktı. Ama konu sürüyor.
Yj-yukardaki özet ile Türkiyedeki son özellikle belediye operasyonlarının,siyasal devlet eksenli mücadelenin ayağı olması da konuyu daha baskıcı olmaya veya şüpelerin yoğunlaşmasına da kolayca neden oluyor.önemli hatırlatmalar bazı dilerde tekrarlanıyor. Eğer kelimesi epey prim yapıyor. Fakat, geç kalmanın da eklenmesi kaçınılmazdır. Susma sustukça sıra sana gelecek sloganı epey ses getirirken, varılan noktada oda normalleşti. Kimsi de siyasi tarihteki örnekleri yeniden hatırlatıyor. Özellikle Almanyadaki Hitlerin yönetimi ele geçrirken ki yaşananlar, kısa fıkralı özleriyle aktarılıyor. Tarafsız papazdan sosyaldemokrak vekilin yaşadıkları yeniden hala sesiz duranlara uyarı olsun diye anlatılıyor. Ama iş belirli noktaya çoktan geldi. Net şekilde yaşananlar, devletin belediyeler üzerinden oluşturduğu baskıyı, hukuklaştırıp muhalefeti de seçeneksizleştirerek rejim daha bir yerleşmeye çalışıyor.
****
Cumartesi sabahı yeni Türkiye sabah operasyonlarıyla uyandık. Haberler konuyu kimi veriyor, kimiai de geçiştiriyordu. K. Kıbrısta sağırlar diyaloğu devam ediyordu. Hele de saray seçimi kapıdayken, adayların da kazanması adına Türkiye ihdiyacı olması, konuyu konuşmama çizgisinde buluşmayı yaratmaktadır. Onun için, dünya son gelişmeleri haber yorumlarla verirken, devamının da öngörüleri yaparlerken, K. Kıbrıs herzamanki sesizlikte “olmamış havasında” çalmaya devam ediyor.
Türkiyede giderek sertleşen rejimin, biryandan belediyeleri kaybettiklerini kayumlarla yeniden alma girişimleri yaparken, adaleti de itirafçılarla gizli tanık ifadeleriyle soruşturmalar da hızla artıyor. Yeni infaz yasası da yolda. Fakat, şimdiden bu bir siyasal denklem ayarı olduğu hemen kesinleşti. Tüm bunlar ise hala alınmayan eski deraslerle birlikte buharlaşıp yeni rejim hesaplarına takılıyor.
Bazı uyarı sesler cılız gibidir. Hat da eskiden yaşayanlar, şimdi sırf bazı çıkarlar adına tutum pek takınmıyor. Buda muhalefet ortak paydasında kuşkular, çalık beklentileri yoğunlaştırıyor. Klasik slogan hatırlandı: “susma, sustukça sıra sana gelecek”. Bu slogan yaşanan olaylarla bezenip önemli uyarıları içeriyor. Tekrarı dilde olsa da belli ki son Türkiye örneği ile gereken dersleri anlatamadığı anlaşılıyor.
Konuya duyarlı bakan bazı kişiler şunu yeniden tekrarlıyor: zamanında kürtlerüzerinde başlayan kayime batıdan da tepki gelseydi, şimdi ayni noktada olmazdık. Diyarbakır belediye başkanı uyduruk hat da yalan olduğu söylenen kanıtlara rağmen görevden alınıp kayim atanırken, neclis ve ana muhalefet pek de tınmadı. Anti kürt ve terör psikolojik olgu onları geri durmaya yetip artıydı. Senelerdir kürt coğrafyalı alanda kayimler uygulandı. Batı Türkiye beklenen tepkileri göstermedi. Hat da birçok çevre onları klişeli suçlama uydurma suçla olmasını dahi savundu. Çünkü onlardan değildi.
Şimdi iş istanbula dek geldi. CHP belediyeler ayni uygulama çenberinde. Ama hala muhalefet ayni çizgide net buluşamıyor. Durmadan yapılan baskınlar, tutuklamalar ve kayim atama hamleleri artık normalin da gerisine geldi. Yine de tepkiler var. çünkü giderek iki Türkiye çizgisi rejim lehine genişliyor. Ama en kötüsü dün kendi için yaplan kayimleri yaşayan kürtler, girilen bazı siyasal angajlanmalar sonucu, bu defa onlar geride duruyor. Buda muhalif eksen için olumsuzluk.
İster istemez akla hep Hitler yükselirken Almanyada yaşananların fıkralaşan gerçeğinde byuluşturuyor. Papaz her faşist saldırı karşısında “tarafsızım” deyip sesiz kaldı. Enson kendine gelince de yanında kimse kalmadıydı. Sosyaldemokrat vekil ise başlangıçtaki Hitler saldırılarına “ben vekilim, bana dokunamazlar” zırhına sarılıyordu. Fakat bir gece evini basan faşistlere ayni lafı söyleyince, faşist silahını göstererek “ne kanunu be: kanun budur” dedi. Bunlar tarihe kazıldı.
Kısaca, Türkiye giderek kendinden başka bir kendini yaratıyor. İçte devleti dönüştürme, dışta ise Yeni Osmanlı hesabıyla toprak kazanma politikasını güdüyor. Onun için yasaları değiştirmeğe, baskıları artırmaya ve karşıtları da dağıtmakla meşkuldur. Neyazık Türkiyeleşme jgerçeğimize rağmen K. Kıbrısta bu konular hala konuşulmuyor. Buda bizim eksiklik ile geç kalmanın ta kendisidir.