tüm yazılar:

17 yıl, 40 duruşma! Ahmet Yıldız için adalet! – Gözde Bedeloğlu

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Ahmet Yıldız, Marmara Üniversitesi’nde öğrenciydi, fizik bölümünde okuyordu. 15 Temmuz 2008’de babası Yahya Yıldız tarafından öldürüldü. Ailesine eşcinsel olduğunu açıklamıştı. Ardından ölüm tehditleri almaya başlamış ve ailesi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunmak zorunda kalmıştı. Kısa bir süre sonra Yahya Yıldız, oğlu Ahmet’i silahla vurarak öldürdü. Naaşını aileden gelip alan olmadığı için kimsesizler mezarlığına gömüldü. Davasını LGBTİ+ dernekleri ve avukatlar sahiplendi. Yargı süreci cinayetten ancak bir yıl sonra başlayabildi.

***

Katil zanlısı baba Yahya Yıldız’ın yurt dışına kaçtığı anlaşıldı. Avukatların ısrarlı talebi doğrultusunda firari baba hakkında 2012’de kırmızı bültenle arama kararı çıkarıldıysa da, hâlâ bulunabilmiş değil. Davanın başladığı günden bu yana tam 16 yıl, Ahmet’in ölümünün üstünden de 17 yıl geçti. 40 duruşma görüldü, hakimler ve savcıların yerleri değişti, ama sanık Yahya Yıldız bulunamadı.

***

Bu apaçık bir nefret cinayeti. Ahmet Yıldız, eşcinsel olduğu için babası tarafından öldürüldü. Dolayısıyla cinayet nefret suçu kapsamında değerlendirilmeli. Davanın 41’inci duruşması bugün İstanbul Anadolu Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Avukatlar, aile fertlerinin dinlenmesi yönündeki taleplerinin mahkeme tarafından ısrarla reddedildiğini söylüyor. Soruşturmanın etkin şekilde yürütülmemesinden şikâyetçiler ve davanın zaman aşımına uğrama riski taşıdığına dikkat çekiyorlar.

***

Kaos GL, Lambda İstanbul, baroların LGBTİ+ hakları merkezleri, çoğunluğunu Kürt LGBTİ+ların oluşturduğu Hêvî LGBTİ+ Derneği ve pek çok aktivist hep birlikte davayı üstlenmişler ve Ahmet Yıldız için yıllardır adalet peşindeler. Hêvî LGBTİ+ Derneği, Ahmet Yıldız davasının yalnızca bir cinayet davası olmadığını; Türkiye’de LGBTİ+ların yaşam hakkı, güvenliği ve adalete erişimi açısından sembolik bir dava niteliği taşıdığını vurguluyor. Bu yüzden de tüm demokratik kitle örgütlerini, meslek odalarını, siyasi partileri ve hak savunucularını dava sürecini görünür kılmaya davet ediyorlar.

***

Talep, hem Türkiye’nin ağırlaşan antidemokratik atmosferi dikkate alındığında; hem de iktidarın başta İstanbul Sözleşmesi’nin iptali gibi kadın ve LGBTİ+ların temel ve insani haklarına yönelik olumsuz kararları göz önünde bulundurulduğunda oldukça önemli. İstanbul’da son on yıldır ‘Onur Yürüyüşü’ yasaklı, yapılamıyor. Tıp öğrencilerinin Hipokrat Yemini’ndeki ‘hastanın cinsel yönelimi’ ifadesi sansürleniyor. Gökkuşağı bayrağını sallamak şöyle dursun, çocukların süt kutularındaki renkli amblem bile iktidar yöneticilerini rahatsız ediyor.

***

17 yılda 40 duruşmanın geride kaldığı, zanlısı belli sebebi belli, apaçık bir nefretin hedefi olan Ahmet Yıldız için hâlâ adalet yerini bulmadı. O sırada iktidar 2025’i ‘Aile Yılı’ olarak ilan ederek LGBTİ+ları ‘sapkın, zararlı akımlar’ gibi ifadelerle hedefe koymakla meşgul. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘Aile Yılı’ tanıtım programında yaptığı konuşmada “LGBT’nin ‘koçbaşı’ olarak kullanıldığı cinsiyetsizleştirme politikalarının öncelikli hedefi ailedir” ifadelerini kullandı. Geçen ay, Kaos GL’nin ulaştığı yeni kanun teklifi taslağına göre iktidar, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda LGBTİ+ları açıkça hedef alan değişiklikler yapmaya hazırlanıyor.

***

Söz konusu değişikliklerle LGBTİ+ hak savunuculuğu yapan sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri, ‘biyolojik cinsiyetle aykırı tutum ve davranış’ olarak nitelenerek yasal takibe uğrayacak. LGBTİ+ çiftlerin sembolik nişan ve düğün seremonileri de taslağın yasalaşması halinde cezalandırılacak. Bu düzenlemelerle, transların cinsiyet geçiş süreci daha da zorlaştırılacak, LGBTİ+ hak savunuculuğu yasa dışı olarak görülebilecek ve cezalandırılabilecek. Kanun teklifi taslağına ulaşıp haberleştiren KaosGL.org‘un Genel Yayın Yönetmeni gazeteci Yıldız Tar, 21 Şubat’tan beri tutuklu.

***

Türkiye’de liseden üniversiteye, tarladan ormana, fabrikadan plazaya; kadınlar, çocuklar, LGTBİ+lar; seçme, seçilme, savunma derken akla gelebilecek her alanda hak mücadelesi devam ediyorken; Ahmet Yıldız davası, Türkiye’de iktidar tarafından kriminalize edilen LGBTİ+ların yaşam hakkının korunması ve nefret suçlarının cezalandırılması açısından önemli bir dava. Öldürülmeden iki ay önce ‘Beargi Dergisi’ için kaleme aldığı yazıda şöyle yazmış  Ahmet Yıldız: “Anladığım şey kendi inanç ve ananelerine göre yaşamamın, içimden gelen mutlu olduğum şekilde yaşamamdan çok daha üstün olduğuydu. Asla vazgeçmeyeceklerdi. (…) Ben ailemi kazanmak istiyordum. Dostum olarak yaşamımda olmalarını istiyordum. Ama sanırım vazgeçmek daha doğru. (…) İnanıyorum zaman halledecek. Bir süre daha AİLESİZ kalmalıyım.” Kimsesizler mezarlığında yatan Ahmet için adalet!

Kaynaklar: Bianet.org, Kaosgl.org, Hevilgbti.org

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img