24 Şubat 2022’de Kiev’deki acı siren sesleriyle başlayan savaş bugün tam üçüncü yılını geride bıraktı. Savaşın ilk bir buçuk yılında BirGün gazetesi dünya sayfasında çalışıyordum. Bu süreçte; savaşın yarattığı yıkımı, acıyı ve bu çatışmalar üzerinden yapılan kirli hesapları, silah ticaretlerini anlamaya ve anlatmaya çalışıyorduk.
Sonra kendimi çatışmaların yalnızca 200 km uzağında bir kentte yaşarken buldum. Bu kente gidişim paramiliter ordu Wagner’in Rostov’u ele geçirip Kremlin’e kafa tutmasından yalnızca birkaç hafta sonraydı. Rostov’a gitmeden önce savaşla bu kadar yakın bu kadar burun buruna olmak beni her ne kadar tedirgin etse de tam bir yılımı orada geçirdim. Şimdi iste altı aydan uzunca bir süredir Moskova’da, Rusya’nın kalbindeyim. Bunları anlatma sebebim ise bir gazeteci olarak yaptığım gözlemlerin nereye dayandığı.
∗∗∗
Machiavelli, 1513 yılında kaleme aldığı kitabında prenslerin iktidarda kalabilmesi için bazı taktikler verir. “En başarılı savaş, ülkede huzursuzluk yaratmadan yapılandır” diyen Machiavelli’nin düşünceleri, Putin’in stratejileriyle bir hayli örtüşüyor.
Putin ilk önce savaş karşıtlarının sesini kıstı. Ardından halkını Neonazilere karşı yürütülen bu savaşa ‘ikna’ etti. Bugün Rusya’da gerek çatışmaların 200 km uzağında gerekse başkent sokaklarında savaş huzursuzluğu görmek mümkün değil. Tanklar, askerler, halkın yüzünde endişe görmek mümkün değil. Siz sormadan savaşa dair konuşan insanlar, yan masada bu konuda yapılan hararetli tartışmalara şahit olmak mümkün değil.
∗∗∗
Putin’in yürüttüğü ‘başarılı’ denge stratejisine karşın, Batı’nın uyguladığı ambargolar Rusya’yı kıskaca almış durumda. Giyimden gıdaya, bankacılıktan hava sahasına geniş bir yelpazede sert ambargolar uygulanıyor. Sadece ülke ekonomisine zarar vermekle kalmayan bu ambargolar günlük hayatı da derinden etkiliyor.
Örneğin 2022’den bu yana ülkede uluslararası bankacılık sistemi yok. Hiçbir yabancı kredi kartı burada çalışmıyor ve para transferleri yapılamıyor. Sosyal medya ve dijital platformlara erişim için VPN kullanmak zorunlu. Kapalı hava sahaları nedeniyle direkt uçuş imkânı bulunmuyor ya da uçuş süreleri iki-üç katına çıkabiliyor.
Tabii bu durumda akıllarda yoksul, ambargolardan perişan bir Rusya resmedilmesin. Rusya hem hammaddesi hem de güçlü teknolojisi olan bir ülke. Bu sayede de yeni pazarlar bulmakta zorlanmadı hatta ve hatta teknolojisine ve marketine yaptığı yatırımları artırarak aslında bir büyüme de yakaladı. Ancak yakaladığı bu ivme ne artan yaşam maliyetlerine ne kapanan Avrupa kapılarına ne de Batı’nın inşa ettiği Rus düşmanlığına engel olabildi. Bu durum da her ne kadar yüksek sesle dillendirilemese de halkta tepki ve huzursuzluğa neden oluyor. Trump’ın Zelenski’ye ilişkin ‘eleştirel’ sözleri, Rusya’ya ‘uzatılan el’ aslında Rus halkı açısından beklenen ve istenen bir durumdu. Daha ‘savaş bitiyor sinyalleri’ bu kadar net yakılmadan önce Rus gazeteleri 2025’i tam da böyle müjdelemişti.
∗∗∗
21’nci yüzyılda yaşanan bu yıkıcı savaş, on binlerce askerin, yüzlerce sivilin hayatını kaybetmesine yol açtı. Ve işte tam da böyle bir dönemde; sandıktan yüzde 87 oyla Putin’in çıkması, muhalif olan her sesin susturulması, halkın içine düştüğü derin sessizlik bugünün Rusya’sının bir portresi. Bırakın savaş karşıtı yürüyüşler yapmayı üç yıldır sıcak çatışma yürüten bu ülkenin tek bir duvarında “Savaşa hayır!” yazısı yok.
Öte yandan da var gücüyle savaşı finanse eden Batılı ülkeler, küresel düzende kendilerine yer tutma, silah ticaretinden kâr elde etme çabasında. İşte bu gerçeklik, hem Rus halkı hem de Ukrayna halkı için özlem duyulan barışın inşasının kaçınılmazlığını gösteriyor.
Üç yıl süren acıların ardından bu barış yine aynı kanlı ellere ve kirli hesaplara mı teslim edilecek yoksa halklar barış meşalesini kendileri mi ateşleyecek bilmiyoruz. Ancak böyle bir noktada ünlü Rus tarihçi Vladimir Dmitriyevich Nabokov’un 1917 sonrası Rusya’nın durumunu açıklamak için söylediği sözü hatırlamakta fayda var:
“Rusya tarihinin üç temel dönemi savaşlar, kıtlıklar ve devrimlerdir.”