27 Ağustos 2025, Çarşamba
26.8 C
Lefkoşa
arşivAli SarıtepeDiyalog ortaklığı - Ali Sarıtepe

Diyalog ortaklığı – Ali Sarıtepe

Türkiye, son yıllarda uluslararası arena da kendine yeni alanlar açmak ve açılmış olan yeni platformlarda kendisine yer edinmek için girişimlerini süreklilik haline getirmiş durumdadır.

Onun bu girişimlerinin ana etkeni, ülke kapitalizminin gelmiş olduğu boyutlar ve endüstriyel ürünlerini ihraç etme gerekliliği olduğu gibi; başta enerji olmak üzere, üretimine girdi olan unsurları temin etme gerekliliği ve bunu ekonomik uygunluk içinde edinme çabası da olmaktadır.

Diğer yandan AKP iktidarının devlet politikası haline getirdiği öncelikler de bu oluşumlara ve oluşturmalara pozisyon almada etki eder konuma gelmesidir.

Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)ne Türkiye’nin diyalog ortaklığı statüsünde dahil olması, Türkiye’nin buraya olan ilgisinin yeni olmasının sonucu olması ile ilgili değildir. Daha önce de Türkiye bu oluşuma kendisini dahil etmesi gerektiğini çeşitli biçimler de ifade etmişti.

Türkiye’nin AB’ye girmesi müzakereleri başında, dönemin Milli Güvenlik Kurumu Genel Sekreteri Tuncer, bu işbirliğine Türkiye’nin dahil olması gerekliliğini ifade etmişti. Fakat o bu gerekliliği ifade ederken, Türkiye’de yoğun bir şekilde yaşanan hak ihlallerinin getirmiş olduğu eleştirilerden sakınmak, Ege ordusunun envanterinin NATO denetimine açılması baskısından kurtulmak ve Türkiye’nin demokratikleşmesinin önünün alınmasının kendilerince bir gerekliliğinin sonucuydu.

Kendisini bir değer olarak düzenlemeye çalışan ŞİÖ; her şeyden önce kuruluş omurgası eski Sovyetler Birliğinin yeni devletleri, yeninin Çin devleti oluşturmaktadır. Ve Asya’da bu birlikteliğe çeşitli düzeylerde dahil olan ülkeler.

Ortak özellikleri; buralarda ki kapitalizmin geri olma hali ile demokrasi değerlerinin buralarda baskılanmış olma halidir. Ama bunun yanında doğal zenginlikler noktasında da zengin bir toprak karakterine sahip olmalarıdır.

Türkiye’nin başlangıç ilgisi o dönemde ülkede açık şiddetin devlete egemen edilmesinin sorgulanmadan kurtulmasının arayışı ve demokrasi gereklerinin ülkede değer olmasının engellenmesi ana kaynaklı olması esası yanında, enerji değerlerine olan ihtiyaçlardan da kaynaklanmaktaydı.

Türkiye kendisini ŞİÖ ile ilişkilendirmek isterken:

Türki Cumhuriyetlerle olan ilişkilerinde yeni bir alandan zemin çoğaltmak, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerin ekonomilerinden kendi kapitalizmine pay çıkarmak ve bu birliğin doğal zenginliklerinden kendisinin edinimini en ekonomik şekilde elde etme çabası esası üzerinden olmaktadır.

Türkiye, bir taraftan NATO üyesiyken ve AB’ye üye olma sürecindeyken, yapı olarak bu hale karşı olacak olan ŞİÖ’ye kendini dahil etme kararı, önünde ki süreçte bu yapıların çıkar çatışmalarının  açık hale geldiği zamanda sıkıntılı ve sıkıntı yaratan bir konumda bulacaktır.

Diğer yandan, kapitalizmin gelecekte ki ağırlık noktası Asya-Pasifik coğrafyası olacağından dolayı, kendisini ŞİÖ ile ilişkilendirerek buranın kapiitalizm ilişkileriyle kendisini bağıntılamak istemektedir.

ABD kapitalizminin kendisini bu coğrafya da yapılandırma planlamaları, Türkiye’nin ŞİÖ ile olan ilişkileri noktasında çelişkiler yaratması kaçınılmazlığından dolayı, bunun NATO ve AB ilişkilerine yansımasından kendisini koruyamayacaktır.

ŞİÖ; askeri ve ekonomik öncelikli bir yapılanma hali iken, buraya üye olan ülkelerin ortak özelliklerinden bir tanesi de olan bu ülkelerde demokrasi değerleri manzumesi bakımından önceliklere sahip olmaması; Türkiye’nin bu ilişkilenme de alacağı yol da demokrasi değerleri edinme de, kendisinde içselleştirme de uluslararası edinmelerden yoksunlaşma getirecektir.

ŞİÖ örgütlenmesi ve Asya-Pasifik coğrafyasının önündeki en büyük handikaplarının başında bu coğrafyanın demokrasi talepleri ve mücadelesiyle karşılaşacağı zorunluluğudur.

Kapitalizmin üretme boyutu ve kendisini üretme boyutu ile Türkiye kapitalizmi de bu süreçlerin hep kazananı halinde olmak ister. Dolayısıyla ilgi alanlarını çoğaltması da kendi geleceğini kurgulama gerekliliği halidir.

Bu gereklilik sadece Türkiye’ye has olan bir durum olmayacağından dolayı, bu ilgilerin çokluğu ve kararlılığı oranında Türkiye ekonomik ve siyasi olarak bu döngü içerisinde kendisini bulmuş olacaktır.

Ve yine Türkiye, eski(!) kapitalizm ile yeni kapitalizm arasında siyasi ve askeri çatışmaların/ çekişmelerin bir yanı olmaktan kendini kurtaramayacaktır. Bu yanıyla baktığımız zaman eski kapitalizmin örgütlenmeleri olan NATO ve AB ile Türkiye’nin tarihsel ilişkileri, kendi önüne sorunlar olarak çıkma potansiyeli halinde olacaktır.

Diğer yazıları

Toplumunu hasta eden devlet – Ali Sarıtepe

Toplum ya da toplum kütleleri üzerinde yükselen ve bir...

“Anayasayı askıya aldım” devlet biçimini dönüştürme eylemliliğidir – Ali Sarıtepe

Bundan önceki makalede “Demokratik Özerklik Devlet Biçimini Dönüştürme Talebidir”...

Demokratik özerklik devlet biçimini dönüştürme talebidir – Ali Sarıtepe

Üretim ilişkisinin karşılığı olan devlet tipi içerisinde çok çeşitli...

Bezginlik ve bezginleşmek – Ali Sarıtepe

Kişinin bir şey karşısında, devamlılık arz eden bir şey...

Orantılı şiddet, orantısız şiddet ve devlet terörü – Ali Sarıtepe

Kullanılan kavramın her iki halinin de ortak paydası vardır,...
3,220BeğenenlerBeğen
631TakipçilerTakip Et
4,051TakipçilerTakip Et
598AboneAbone Ol

Son eklenenler

Hırıltı ile mizah arasında hırs: aynı amaca hizmet eden iki farklı dil – Levent Atikoğlu

Hırs, çoğu zaman ilerlemenin, başarmanın, hayatta iz bırakmanın önemli...

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Dönüş Mümkün Mü? – Şener Elcil

Londra Konferansı’na isteksizce giden Makarios, orada Kıbrıslı Türklere devlet görevlerinde...

Kıbrıs’ta işlenmiş olan suçlarla ilgili ‘evet, ama’ denilemez… – Mihalis Mihail

Kıbrıslırum araştırmacı yazar Mihalis Mihail, Kıbrıs’ta yakın tarihimizde işlenmiş...

Oklar Hizbullah’a doğru yöneltilirken – Özkan Yıkıcı

Amerikanın yeni elçisi, ilginç diplomatik açılımlarla uğraşıyor. Aslında daha...

Kaç Yüz Lazım? – Levent Atikoğlu

Politikanın yüzü yoktur derler. Oysa ben tam tersini düşünüyorum....

“Süreç”e vicdani retçilerin de sözleri var – Ercan Jan Aktaş

Ekim 2024 tarihinde başlayan, devlet/iktidar elitleri tarafından itina ile...

Gerçekten siz buna “seçim” mi diyorsunuz? – Hasan Kahvecioğlu

Gerçekten siz, Ekim ayında kurulacak sahneye “seçim” mi diyorsunuz? Her...

“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: İtalya-Güney Tirol Özerk Bölgesi – Ümit Kardaş

İtalya’da 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Kuzey’de, ulusal azınlıkları olan...

Canlı yayın