tüm yazılar:

Kendi geçiminden sorumlu çocuk işçiler! – Gözde Bedeloğlu

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Türkiye, çocuk yoksulluğunun dünyada en yüksek olduğu ülkelerden biri. Avrupa’da ise lider konumda. Çocuklar, çocuk olmaktan doğan temel haklarını kullanamıyor. Derinleşen yoksulluk, yetersiz ve kalitesiz beslenmelerine ve bu da sağlık sorunları yaşamalarına neden oluyor. Gelir azlığı çocukları eğitimden koparıp çalışmaya zorluyor. Evde, okulda, işte; okurken ya da çalışırken çocuklar istismara uğruyor, fiziki ve psikolojik şiddete maruz kalıyor. İktidarın ekonomiyi yönet(e)meyişi, insanları tabağa bir dilim karpuz, bir parça peynir koyamaz hale getirdi. Analar babalar canı çeker de alamam diye çocuklarını pazara götüremez oldu. Okulda olmaları gerekirken -ki eğitim, içeriğinden amacına kadar başlı başına tartışma konusu- ucuz iş gücü olarak sahaya sürülüyor. Sermaye ve hükümet el ele vermiş, çoluk çocuk yoksulluktan kırılan herkesin hakkını ezme peşinde.

***

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2024 yılı verilerine göre, nüfusun yüzde 25,5’i çocuklardan oluşurken, çocukların işgücüne katılım oranı ise yüzde 24,9’a yükseldi. Yani Türkiye’de her dört çocuktan biri çalışmak zorunda kalıyor. 15-17 yaş grubunda 3 milyon 894 bin çocuk bulunurken, çocuklardan 970 bini kayıtlı işçi olarak çalışıyor. Ayrıca 504 bin çocuk da mesleki eğitim merkezleri (MESEM) kapsamında çalıştırılıyor. Toplam çocuk işçi sayısı en az 1 milyon 474 bin. Kayıt dışı çalıştırılan çocuklar da dikkate alındığında sayının 3.5 milyona yaklaştığı belirtiliyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre 2013-2024 dönemi ve 2025’in ilk beş ayında 770 çocuk iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Ölen çocuk işçilerin 261’i (yüzde 34) çalışması yasak olan 5-14 yaş arasında, 509’u (yüzde 66) da 15-17 yaş aralığında.

***

Çocuk işçi sayısındaki bu artışta ekonomik krizin etkili olduğu çok açık. Diğer yandan hükümet, ‘Aile Yılı’ kapsamında çiftlerin daha fazla çocuk sahibi olmasını teşvik ediyor. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan nüfusun azalıp yaşlanmasından yakınıyor. Yoğun ‘aile diplomasisi’ ile meşgul Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ise, doğurganlık hızının düşmesiyle yirmi yıl sonra askere gidecek genç bulamayacağımızdan endişeli. Pek çok konuda olduğu gibi iktidar endişelerinin sebebini ve çözümünü başka yerlerde arıyor. Geçen hafta iki asker susuzluktan öldü. Ceza olarak dört saat güneşin altında bekletildikleri söyleniyor. Yasaklanması gereken çocuk işçiliği sermayeye ‘can suyu’ olarak sunuluyor. Fakir ailelerin temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı çocuklar güvencesiz ve tehlikeli işlerde çalışıyor.

***

12 yaşındaki Eyüp Can, Mersin Anamur’da çalıştığı bir dönerci dükkanında, sabaha karşı saat 4’te öldü. Yatağında, uykuda olması gereken bir çocuk, iddiaya göre, ‘yavaş çalıştığı’ için azarlandı ve kendisini kovalayan ustabaşıdan kaçarken yüksekten düştü. Vücudunda şüpheli kesici alet izlerine rastlandı. Baba İbrahim Can, Evrensel gazetesinden Eylem Nazlıer’e buz gibi gerçeği dümdüz anlatmış. “Şimdi soracaksınız bu çocuk bu yaşta neden çalışıyor. Emekliyim, hâlâ çalışıyorum. 16 bin 800 lira maaşla geçinilir mi? Kiraya 10 bin lira veriyorum. Eyüp de bunu görüyordu, okul masraflarını çıkarmak için çalışmak istedi.” Baba Can, başta karşı çıkmış, sonra oğlunu evden alıp eve bırakacakları için ikna olmuş. Eyüp, kendine üst baş alıp ailesine destek olunca mutlu oluyormuş.

***

12 yaşındaki bir çocuğun mutluluk tarifinde üst baş almak mı olmalıydı? Okulunu, derslerini düşüneceği yerde aile bütçesindeki asgari ‘yükünü’ nasıl hafifletirimin derdine mi düşmeliydi? Nerede bu devlet? Nerede Milli Eğitim Bakanı, nerede Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı? Milli eğitimin görevi sermayeye ucuz iş gücü mü sağlamaktır? Sosyal hizmetlerin görevi ülkenin asker açığını mı hesaplamaktır? TÜİK’in çocukların karıştığı güvenlik olaylarına dair 2024 verilerine göre suça sürüklenen çocuk sayısında artış var. Suça sürüklenme nedeni ile güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların yüzde 40,4’üne yaralama, yüzde 16,6’sına hırsızlık, yüzde 8,2’sine uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak veya satın almak, yüzde 4,6’sına tehdit, yüzde 4,2’sine genel tehlike yaratan suçlar, yüzde 26’sına ise bu nedenlerin dışında kalan diğer suçlar isnat edilmiş.

Küçücük yaşta geçim derdine düşerek okulunu, derslerini bırakıp sanayide, tarlada, dükkanda çalışmak zorunda kalan çocuklar için, “Ne güzel hayata erkenden atılıyorlar, meslek öğreniyorlar” demek, ekonomik çöküşün nedenini gözden kaçırıp emek ve çocuk sömürüsüne apaçık destek vermektir. Bu ülke çocukları için ya işte ya sokakta, ya ölümle ya suçla burun buruna bir hayatı layık görmemeliydi.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img