Home iktibas Fehim Taştekin Bundan sonra top devletin sahasına geçiyor – Fehim Taştekin

Bundan sonra top devletin sahasına geçiyor – Fehim Taştekin

0
5

PKK sembolik silah bırakma törenini Irak Kürdistan’ında silahlı mücadelenin simgesel mekanlarından biri olan Casene Mağarası’nın yanında yaparak tarihsel devamlılığa bir gönderme yaptı. 1920’lerde Şeyh Mahmud Berzenci’den Saddam rejimine karşı peşmerge mücadelesine uzanan bir yola selam durdu. Buradan silah bırakırken başka bir kulvarda mücadeleye sarılma metaforu çıkıyor. Fesih ve silah bırakma kararının temelindeki yönelim zaten Abdullah Öcalan’ın çağrılarında başından sonuna yer alıyor. Silahları yakma merasiminde ‘Barış ve Demokratik Toplum Grubu’ imzasıyla yapılan açıklamada demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde mücadelenin süreceği vurgulandı. Daha önce de Kandil’den gelen açıklamalarda bu merasimin Öcalan’ı açığa düşürmemek ve demokratik dönüşüme fırsat tanımak için bu adımın atılacağı açıklanmıştı. Evet silah bırakmaya başlangıç adımının devamı için yasal düzenlemelerin bir şart olduğu vurgulanıyor. Yani otomatik olarak silsileler halinde bir silah bırakma beklenemez. Bundan sonra top devletin sahasına geçiyor. 

AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in “Meclisin sürece dayanak sağlayacak iradesinin devreye girmesiyle tüm siyasi partilerin katkıları somutlaşacaktır” açıklaması adım atma sırasının iktidar kanadında olduğu gerçeğini teslim ediyor. Komitelerin kurulup yasal düzenlemelerin yapılması bu törenlerin tekrarını garantileyebilir. Aksi halde tarihi adım heba edilmiş olur. 

Yine Çelik’in “Cumhurbaşkanımızın iradesiyle bir devlet projesi olarak yürüyen bu sürecin amaçlarına ulaşması için her türlü provokasyona karşı teyakkuz hali devam etmektedir” sözü de bundan böyle iktidarın süreci kenarından tutamayacağına işaret ediyor. Başından beri iktidar cenahı süreci sahiplenmiyormuş izlenimi veren bir strateji izledi. Bu tutum ister istemez süreci samimiyet testine sokuyor. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “PKK’nın kurucu önderliği sözünü tutmuş, taahhüdünün ardında durmuştur” açıklaması, sözünü tutması gereken diğer tarafa bakılmasına imkan veriyor. Silahların tamamen susmasını sağlayacak adımları atma sırası iktidarda. Bu adımlar her ne ise açılım diye önümüze getirilecek olanlar Türkiye’nin ihtiyacı olan demokratikleşmeyi karşılamayabilir. Erdoğan her zaman meselelere sandık hesabıyla yaklaşan bir lider profili çizdi. Atacağı adımlar iktidarını tahkim etmeye dönük olabilir; seçmece bir yoldan gidebilir. Bu Erdoğan’ın sicilinde olan bir şey. Fakat demokratik düzene geçişi temin etmese bile silahlı çatışma dönemini kapatmaya yetecek düzeyde bir açılım bundan sonra verilecek mücadelenin sağlıklı bir temele kavuşmasına hizmet edebilir. Silahların devreden çıkması çok yönlü olarak siyasal sisteme hükmeden denklemi değiştirebilir. 

Bagajında silah olan bir hareket, bir yanıyla demokratik zeminde varlık gösterse bile hem kendisini tıkıyor hem de başkalarının demokratik mücadele alanını yok ediyor. Silahlar siyaseti rehine alıyor. Ayrıca çatışma faşizm inşasının en büyük istismar ve beslenme kaynağı. Bu çarkı döndüren gerekçelerin yakılması demokratik mücadeleyi büyütmeye hizmet edebilir. PKK’nin silahsızlanma kararı kısa vadede iktidara nefes aldıracak olsa bile uzun vadede faşizan ve otoriter gidişata daha örgütlü ve kitlesel mücadele zeminini hazırlayabilir. 

Bundan sonra başka önemli bir soru, bu adımların bölgedeki diğer denklemlere nasıl yansıyacağıdır. Özellikle Suriye’de SDG’nin yeni sisteme nasıl entegre edileceği PKK’nin silah bırakma ve fesih süreciyle birlikte ele alınıyor. İktidar PKK’nin silah bırakmasından hareketle SDG ve demokratik özerklik projesinin geleceğini Suriye’nin kendi iç meselesi olarak görme eğilimine girebilir mi? Kürtlerin Suriye’deki özerkliği silah bırakmaya bir karşılık olarak görmesine anlayış gösterilir mi? Yoksa PKK tüm uzantılarıyla birlikte tarih olmalıdır diyen tutum korunur mu? İmralı’da müzakerelerin başlaması, çatışmanın Türkiye’nin önüne bir beka sorunu çıkardığı değerlendirmesine dayanıyordu. Peki çatışma Suriye’de SDG’ye karşı dayatılan bir seçenek olursa, aynı beka sorunu komşu için geçerli olmayacak mıdır?İktidar esnedi ama güvenlikçi eski alışkanlıklardan da vazgeçemiyor.

Bu meselenin hiç konuşulmayan tarafı İran ayağı. PJAK, İran’da rejimin türbülansa girme ihtimalini dikkate alan senaryolara hazırlanırken herhangi bir şekilde silah bırakmayı düşünmüyor. Türkiye’nin İran’la hesaplaşmaları da dikkate alındığında PJAK faslının gündem dışı tutulması anlaşılır hale gelebilir. Ayrıca örgüt içindeki direnç kanallarının İran’a kanalize edilmesi de bir çıkış ya da gerilimi başka yere yansıtma stratejisi olabilir.

No comments

Yorumunuzu ekleyin

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.