Hindistan Başbakanı Modi’nin Pakistan’la tartışmalı Keşmir’de inşa ettirdiği yeni demiryolu, bölgeler arasında bağlantıdan ziyade gösteriş, yerinden etme ve askerileştirme yoluyla kontrolünü pekiştirmek için emperyalist bir projedir

5 Haziran’da Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Hindistan işgali altındaki Keşmir’de yeni bir demiryolu projesinin açılışını yaptı.
O zamandan beri Hindistan genelinde tekrar tekrar yayınlanan ve kutlanan sahnelerde Modi, bir Hindistan bayrağını başının üzerinde sıkıca tutarak, fatih bir ordunun sancaktarı gibi dramatik bir şekilde bir köprüden geçerken görülüyor. Bu demiryolu projesini tamamlamak için, Hintli mühendisler Cammu’daki Çenab nehri yatağının 359 metre üzerinde “dünyanın en yüksek köprüsünü” inşa ettiler. Benzer şekilde, Hindistan’ın ilk kablo askılı demiryolu köprüsü olan Anji Khad Köprüsü de nehir boğazının 331 metre üzerinde yükseliyor.
Modi, 5 Haziran’da demiryolu hattının ve Çenab ile Anji Nehirleri üzerindeki iki yeni köprünün açılışını yaptıktan sonra, “Bu, Hindistan’ın kalkınma hayali kadar büyük bir kararlılığa sahip olduğumuzu gösteriyor” dedi. Ayrıca, ağın “her türlü hava koşulunda bağlantı sağladığını” ve “manevi turizmi canlandırıp geçim kaynakları yaratacağını” ekledi.
Hindistan işgali altındaki Keşmir’in en kuzey noktasını Jammu’daki Katra’ya bağlayan Vande Bharat (Hindistan’a Övgü) treni, “Cammu ve Keşmir halkı için konforda yeni bir ölçüt belirlediği” şeklinde pazarlandı. Ancak Modi’nin de ima ettiği gibi, tren Keşmirliler için değil. Bunun yerine, Hint çıkarlarına hizmet ediyor: Hindu hacıları taşımak, bölgeyi Hintli turistlerle doldurmak ve en önemlisi, Hint ordusu için asker ve kaynak transferi için doğrudan bir hat oluşturmak.
ASKERİ MOBİLİZASYON
Channel 4’ün Haziran ortasında yayınlanan “Hindistan, Keşmir üzerindeki kontrolünü sessizce sıkılaştırıyor mu?” adlı yeni belgeseli, Cammu ve Keşmir’deki Hint askeri sayısının artışta olduğunu ortaya koydu. Bölgede şu anda 750.000’e kadar asker, yani Hindistan’ın toplam ordusunun yaklaşık yarısının faaliyet gösterdiği tahmin ediliyor.
Hindistan’ın Keşmir’deki emelleri o kadar zayıf bir şekilde gizleniyor ki, trenin kendisi bile Hindu milliyetçiliğinin ve iktidardaki Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) rengi olan safran turuncusuna boyanmış durumda. Genellikle Hindistan’daki trenler mavi, kırmızı veya yeşildir. Bu konuda Hindistan, köprüleri ve demiryollarını bir bölge üzerinde etki kurmak, güç ve emperyalist emellerini göstermek için kullanma konusunda sömürgecilik kitabından feyz alıyor. Tarihte bu tür çabaların sayısız örneği vardır.
İspanyollar, Meksika’yı modern bir devlete dönüştürme çabasıyla yollar ve binalar da dâhil olmak üzere Avrupa altyapısını tanıttı. Ancak ticareti pekiştirmek ve askerlerinin hareket kabiliyetini sağlamak için köprüleri ve demiryollarını kullanma konusunda öncülük edenler İngilizlerdi.
Bugün Batı Şeria’ya (İsrail üzerinden) alternatif bir rota olarak kullanılan ve Ürdün’ü İsrail’e bağlayan Kral Hüseyin veya Allenby Köprüsü bile, başlangıçta Birinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından askerler için bir geçiş noktası olarak inşa edilmişti.
EMPERYALİST EMEL
Hint devletinin Keşmir’e nefes kesici bir bağlantı kurma yönündeki bariz emperyalist emellerinin ötesinde, projenin büyüklüğü bile Keşmir ile Hindistan arasındaki bağlantının neden kelimenin tam anlamıyla inşa edilmesi gerektiğini anlamak için yeterli bir sebep – bu doğal bir bağ değil.
1950’lerden önce Keşmir Vadisi’nin güneyindeki Hindistan anakarasıyla yıl boyunca bir bağlantısı yoktu, çünkü çetin kışlar Himalayalar’daki Keşmir’e giden yolu geçilmez hale getiriyordu.
Tarihi İpek Yolu’nun bir parçası olarak Keşmir, batısındaki bölgelerle, yani günümüz Pakistan’ı ve Pakistan kontrolündeki Keşmir’de bulunan Muzafferabad, Rawalpindi ve Lahor gibi şehirlerin yanı sıra Buhara, Semerkant, Kabil ve Kaşgar gibi Orta Asya şehirleriyle daha uzun ve daha güçlü bir tarihe sahiptir.
Ve eğer Sınır Komisyonu, 17 Ağustos 1947’de -Hindistan’ın bağımsızlığından sadece iki gün sonra- Müslüman çoğunluklu Pencap’ın Gurdaspur bölgesini şüpheli bir şekilde (teknik olarak Pakistan’a verilmesi gerekirken) Hindistan’a vermeseydi, Delhi’nin yaz aylarında bile Keşmir’e bir karayolu bağlantısı olmayacaktı. Hindistan, kış boyunca erişim sağlamak için Pir Panjal dağında bir tünel açmayı ancak 1956’da başarabildi. O zaman bile öncelik, askerlerin ve turistlerin taşınmasıydı. Yıllar geçtikçe Delhi, Keşmir’i Hindistan’la asimile etmenin bir yolu olarak kukla rejimler kurarak, kalkınmayı teşvik ederek ve vadide turizmi pazarlayarak Keşmir’le bağlarını güçlendirmeye çalışırken, Keşmir halkı sevdiklerinden Kontrol Hattı adı verilen Pakistan kontrolündeki Keşmir ile yapay bir sınırla ayrılmaya devam etti.
Bugün köprünün, Keşmir’in kalkınması için Hindistan’ı Keşmir’e bağlamanın bir aracı olarak gösterilmesi, Keşmirliler Kontrol Hattı boyunca birbirlerinden ayrılmışken tarihi bir haksızlıktır.
Bu durum, Hintli veya Batılı akademisyenlerin, Keşmirlilerin kendi anavatanlarında kimleri “işgalci” ve “sızan” olarak gördüklerini duymakla uzaktan yakından ilgilenip ilgilenmedikleri konusunda da soruları gündeme getiriyor.
BOŞ VAATLER
Görsel şölenin ötesinde, projenin diğer boyutları da bu Hint projesinin saçmalıklarını gözler önüne seriyor.
Projenin inşası boyunca Keşmirli çiftçiler, bunun çiftlikleri ve evleri üzerindeki etkisinden yakındılar. Bazı durumlarda, tarım arazileri yok edildi ve demiryolu hattına yer açmak için aileler yerinden edildi. Elbette, tren Keşmirliler tarafından kullanılacak – tıpkı Hindistan’da hızla yayılmalarına karşı ünlü bir eleştiri yapmasına rağmen, çok efsaneleştirilmiş Hint bağımsızlık lideri Mohandas Karamçand Gandhi’nin İngiliz trenlerinde seyahat etmesi gibi.
Gandhi, Hind Swaraj adlı kitabında şöyle yazmıştı: “İngilizler Hindistan üzerinde bugünkü gibi bir hakimiyet kuramazlardı. Demiryolları insanın kötü doğasını şiddetlendirir: Kötü insanlar, kötü niyetlerini daha hızlı bir şekilde yerine getirirler.” Ancak demiryolu projesi açılmış olsa da, düzenli seyahat de sorunsuz hale gelmeyecek.
Srinagar’dan gelen yolcuların, Delhi’ye gitmeden önce ek güvenlik kontrolleri için Jammu’da inmeleri gerekecek. Bu durum, kesintisiz bağlantı vaadini kendi başına boşa çıkarıyor.
Hindistan devletinin ve onun dalkavuk medyasının, dünyanın en uzun internet kesintilerinden bazılarına maruz kalan ve gazetecilerin kapılarının Hint istihbaratı tarafından çalınmadan özgürce haber yapamadığı bir bölgede demiryolunun bağlantıyı nasıl geliştireceğini ballandıra ballandıra anlatması, Delhi’nin -İngiliz Sömürge Yönetimi’nden bile daha fazla eşitsizliğe sahip bir ülkeyi yöneten- bir dünya gücü olmanın eşiğinde olduğuna inanmak kadar gülünçtür.
EMPERYALİST PROJE
Özünde, demiryolu projesi sadece bir mühendislik harikası değil, aynı zamanda bir imparatorluk kurma eylemidir. Ve imparatorluk kurmak, bu hikâyenin temel bir parçasıdır.
Doğanın itirazlarını -heyelanlar, kırılgan ekoloji ve aşırı hava koşulları- aşmak için özel olarak inşa edilmiş milyarlarca dolarlık bir demiryolunun, coğrafyayla uyumsuzluğun bir kanıtı olarak kabul edileceği düşünülebilir.
Ancak burada, Hindistan’ın yükselişinin ve Modi’nin mirasının bir sembolü olarak görülüyor.
Hint medyasının ve akademisyenlerinin, Keşmir’deki bu mühendislik harikasını, Delhi’nin Keşmir üzerindeki kontrolünü ele geçirme kararlılığının ne kadar maliyetli ve doğal olmayan bir çaba olduğunun -emperyal ve sömürgeci kökenlerinden bahsetmeye gerek bile yok- bir kanıtından başka bir şey olarak görememesi, çarpıcı bir kitlesel sanrı çalışmasıdır.
Buna Hint milliyetçiliği diyebiliriz.
Çeviren: Umut Can FIRTINA