tüm yazılar:

Marksist Konfüçyüs! – Kamuran Kızlak

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) 2017’de düzenlenen 19. Ulusal Kongresi’nde Xi Jinping’in (Şi Cinping) kullandığı “Çin Bilgeliği” kavramı ÇKP, entelijansiyasında Çin tarihine olan ilgiyi artırdı.

ÇKP’nin Çin tarihiyle kavgalı olmadığı; aksine, eski Çin tarih-kültürünün bıraktığı mirasla gurur duyduğu bilinen bir gerçek. Fakat son on yıl içinde yükselen tarih ilgisinde başka bir yönelim göze çarpıyor. Yönelim derken daha önceki tarih araştırma ve anlatılarında pek görmediğimiz bir amaçtan söz ediyorum.

Bu amacı şimdilik şu iki başlık altında özetleyebiliriz:

– “Batı merkezli uygarlık anlayışına” karşı “Çin Bilgeliği” olarak adlandırılan bir yeni uygarlık anlayışı tasarımı görülüyor (bu metin “Çin Bilgeliği” konusuna bir giriş yazısı olarak görülebilir). Bu uygarlık anlayışı, Batı uygarlığını yaratan tüm tarih-kültürü değil insanlığa artık kötülük ve yıkımdan başka bir şey sunmayan Kapitalist barbarlığı ve Batı’daki gelişim sürecini -örn. köle ticareti, kolonizasyon, sömürge savaşları vs- hedef alıyor. Kapitalizmin vahşiliğine karşı Çinli bilgelerin öğretilerinden, yani eski Çin tarih ve kültüründen üretilen insan merkezli, barışçıl, insanlık için ortak iyiliği amaçlayan, insan-doğa uyumunu gözeten bir uygarlık anlayışı önerme iddiasında olduğu görülüyor. Bu uygarlık anlayışında sosyalizmin ilkeleri, toplum ve insanlığa dair önermeleri doğrudan anılmak yerine Çinli bilgelerin öğretileri ile uyumlaştırılmış olarak yer alıyor.

– Bu bilgelerin, özellikle Konfüçyüs ve Lao Tzu’nun (Tao) öğretileriyle Marksizm arasında bir paralellik kurma, bu öğretileri Marksizm ile bağdaştırma konusunda içeride ciddi bir çaba gözleniyor; yani içeriye seslenmeyi amaçlayan bir çaba. Aslında, bu bağdaştırma çabası öğretilerin bütünü değil anlamlı-amaca uygun bölümleri üzerinden yürüyor. Zira Konfüçyüs’ün günümüzde önerilmesi bile düşünülemeyecek sosyal kuralları (toplumsal normlar), özellikle kadınların toplum içindeki rolleri-yerlerine ilişkin sözleri, Çinli kadınları çileden çıkarmaya yeter. Zaten “Bize Konfüçyüs gibi bir gerici değil daha fazla sınıf bilinci lâzım” diyen “çatlak seslerin” sayısı da azımsanacak gibi değil.

ÇİN’E ÖZGÜ SOSYALİZM

Sosyalizmi Çinli bilgelerin binlerce yıl önce vaz’ettikleri öğretilerle büyük benzerlik gösteren bir ideoloji olarak sunmak, içeride sosyalizm düşüncesini yerelleştirme, başka bir ifadeyle, “Çin’e özgü sosyalizmin” içini Çinli bilgelerin öğretilerini sosyalizmle uyumlaştırarak doldurma olarak değerlendirilebilir. Bu uyumlaştırma çabası hakkında buradaki bir Kanadalı arkadaşın yaptığı şakaya göre, “Çin’e özgü sosyalizm, Konfüçyüsçü sosyalizme evriliyor.” Bu çaba aslında “Sosyalizmin idealleri bizim binlerce yıl önceki tarih-kültürümüzde zaten vardı” demek gibi fazla “sadeleştirici” bir girişim olsa da, Çin toplumunda bir karşılığı olduğunu da söylemek gerekiyor. Yine de, her yerelleştirme girişiminin aynı zamanda bir basitleştirme de içerdiği ve her basitleştirmenin de düşüncenin-ideolojinin içeriğinden bir şeyler eksilttiği bir başka gerçek. Yine de bir “pop-sosyalizm” anlayışı olarak görülmemelidir. Çünkü günümüz tüketim kültürünün sığlığına değil birkaç bin yıl içinde süzüle süzüle epeyce incelmiş derin felsefi öğretilere-kültüre dayanıyor. Bu öğretileri pop kültür nesnesine dönüştürmek zaten öyle kolay bir iş değil.

ÇKP entelijansiyası göre ise, “Marksizm, Çin’de empoze edildiği için değil benimsendiği için gelişiyor. Koşullara nasıl dayanacağını ve uyum sağlayacağını bilen bir uygarlığın süzgecinden geçerek rafine ediliyor… Marksizm, Çin’de salt ideolojinin gücüyle başarılı olmadı; Çin’in kültürel çerçevesi içinde anlamlı olduğu için başarılı oldu. Çinli komünistler Marksist teoriyi Çin’in kadim bilgeliği ve modern gerçekliklerle harmanlayarak hem devrimci hem de otantik olarak Çinli olan bir sistem yarattılar… Çin’deki Marksizm, katı bir doktrin olmaktan uzak duran, temel ilkelere sadık kalarak büyüyen ve uyum sağlayarak yaşayan bir felsefedir.”

TONGZHÌ (YOLDAŞ) TAIPING

Oysa Çin tarihinde sosyalist düşünceye Çinli bilgelerin öğretilerine göre çok daha benzer ve tarihsel açıdan günümüze yakın sayılabilecek bir zamanda ortaya çıkan (1850) bir düşünce ve isyan hareketi var: Taiping. Mülkiyet konusundaki fikirleri tefsire gerek bırakmayacak kadar net ve sosyalist düşünceye yakındı: Özel mülkiyete karşıydılar; ortak mülkiyeti ve paylaşımı savunuyorlardı. Başlattıkları radikal politik-dini isyan 14 yıl sürdü (1850-64) ve Qing hanedanlığının (1644-1911/12) yönünü çöküşe doğru değiştirdi.

Taiping, Çince “Barış/Büyük Barış” anlamına gelir. Kurucusu “İmparatorluk Memuriyet Sınavı’na” üç kez girip başarısız olan Hong Xiuquan isimli bir öğretmendi. Hong’un kendi eseri olan Hristiyanlık anlayışı bilinenden farklıydı; Taipinglere özgüydü ve bir dini inanç sisteminden ziyade bir doktrin olma iddiası görülüyordu. Din-inanç sistemi vaz’etmekten ziyade Çin toplumunun en önemli ve can yakıcı sorunlarını odağına yerleştirmişti. Fuhuş, kadınların ayaklarını bağlama geleneği, kadınların ve çocukların alınıp-satılması, kölelik, afyon içmek, zina, kumar oynamak, tefecilik, tütün ve alkol kullanmak yasaklandı. Yukarıda da belirtildiği gibi, özel mülkiyet yerine ortak mülkiyet ve paylaşımdan yanaydılar. Kadına bakışları Konfüçyüs’ün kadına uygun gördüğü rollerin tam aksineydi: Kadın askerlerden oluşan büyük bir ordu kurdular.

Hong’un yakın çevresinde Avrupa’da eğitim görmüş çok sayıda taraftarı vardı. Avrupa’da eğitim gördükleri sırada veya daha sonraları, yeni duyulmaya başlayan Marksist düşünceden de etkilenmiş olmaları muhtemeldir. Yazılı kaynaklarda bu konuda bazı işaretler var.

İmparatorluk sarayı çevresindeki bazı muhalifleri bile ürkütüp kendilerinden uzaklaştıracak kadar radikal bir Konfüçyüs karşıtıydılar. Bu karşıtlıkları esas olarak Konfüçyüsçülüğün o yıllarda imparatorluk ideolojisi (ortodoksi) haline gelmiş olmasından kaynaklanıyordu. Radikal Konfüçyüs karşıtı ve gözü kara asiler olduklarından, ÇKP entelijansiyasına göre “hem devrimci hem de otantik olarak Çinli olan bir sistem” (Çin’e özgü sosyalizm düşüncesi) içinde düşünce ve eylemleri yer bulamadı.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img