tüm yazılar:

Anımsamalardan günümüz çakışma sonuçlarına – Özkan Yıkıcı

Son günlerde ilgilenenler için medyalar görsel bombardımanla meşkul haline tanık oluyor. İsrailin ateşleyerek ve iranın da katılmasıyla adeta yeni çağın savaş biçiminin dövüşüne tanık olunmaktadır. Bilginin önüne çıkan görsel vuruculuk vardır. Bir de tuhaf olmayan kolaylıkla yalan atma probagandası da psikolojik banyonun gerçekleşmesiyle sürüyor. Ama kesin olan, seneler öncesi planı yapılan, uygulamalarla günümüze dek gelinen siyasal stratejinin noktasındayız. Onun için şimdiden eğer kelimesini de kulanarak, iran tasfiye edilirse, sıranın Rusyada olduğunu da ilan etme sıçraması yapılacaktır. Rusya derken de zaten <Ukrayna ayağı ile Karadeniz kuşatma hamlesi çoktan başladı. Şimdi ta doksanlardan beri yapılan stratejiyle sıralanan hedefler sonucu, nasıl ki Suriye ayağından sonra, sıra irana gelecek derken yanılmadık, şimdi de eğer kelimesini de ekleyerek, iran süreci istenilen şekliyle tamamlanırsa, emperyalist batılı blok yeni hamlelere başlayacak. İlk hedefin de Kafkasya olacağı kesin. Zaten kimisi Kafkasya derken, İsrail ile Azerbeycan ilişkilerini aklına getirecektir. Ancak, Kafkasya salt Azerbeycan veya Ermenistan veya Gürcistan değildir. Rusyanın kontrolunda olan Çeçenistan, Dağıstan gibi birçok başka bölge de Kafkasya coğrafyısıdır. Zaten Karadeniz kuşatma hamlesiyle Rusya kuşatılma politikasına sokuldu. Tabi ki başarılı olunursa söylenenlerin devamdaki yeri vardır.

Bu gerçeklik sonucu, iran operasyonunda israilin yanında batı devletleri ve birçok bölge ülkesi direk veya ikili tutumla destek veriyor. İran ise hala direk itifaklı yapılarla karşılık vermiyor. Oysa örneğin konumuz olan iranla Rusyanın önemli savunma anlaşması vardır. Şimdilik Rusya konuya destek veya politik ağırlıkla girmedi. Bu şu demekmi: bilmem. Rusya iranın tasfiyesine ses çıkarmazsa, sıranın onlara geleceği kesin. Tabi son noktada hedef de Çin. Onun için ben, iran konusunda Rusya ve çinin tavrının etkili olma şansının olduğunu yazdım.*****

Bilmem dikat etiniz mi: yoksa tıpkı bizdeki Annan planı hikayemiz gibi istenilenle yetinip yorum yapıyorsunuz. Bu önemlidir. Ayni sahneler, birçok konuda yaşandı. Kocaman yalanlarla adeta işkaler yapıldı rejimler devrildi. Kulanılan önemli esrumanlardan birkaçı ise nükler ile kimyasal silahlardır. Ortadoğu projesinde bu aparatlar algı oluşturmakta çok faydalı oldu.

Örneğin ırakta olmayan nükler silahların ha oldu ha olacak algı propagandasıyla, kitlesel psikolojik korku da katarak yapıldı. Irakın nükler silah ile kimyasal elde etmek üzere olduğunu probaganlaştırıldı. Sonuçta da ırak işkal edildi. Ama söylenen nedenlerin hiçbiri doğru çıkmadı. Fakat, yalan söyleyip işkal yapıp milyonu aşan ölümlere karşın da ilgili başta Amerika ve İngiltere yetkilileri özür dahi dilemediler.

Yine çıkan sonuçlara göre, inceleme yapan B.M. temsilcileri bulgulara raslamadıklarını aöylediler. İlgili raporlar dahi hasır altı edildi. Bbazı araştırmacılar ise “gönderdikleri bilgilerin açıkklananlar olmadığı itirazını yaptılar”…..

Daha yakına gelelim: Suriye dosyasına bakın. Bolca kulanıldığı söylenen kimyasal veya zehirli gazlar söylendi. Devamında da başta ABD füzeler yağdırdı. Ancak, bu savaş tırmandırma ile müdahale tekniği çoğu zaman ya hiç kulanılmadı veya tam aksi cihatçıların kulandığı bilgileri ortaya çıktı. Ama kısa bir paradoksal oyun vardı: yanlış çıkan idiyalar ya hiç söylenmedi veya kıvırtıldı.

Benzer şekilde birçok ülkeğe kimyasal falan denip füzeler yağdırıldı. Ama başta Sudanörneğinde olduğu gibi, ilgili tesislere raslanmadı.

Hani bolca ayni tekrar oluyor. Annan planındaki “yalanı partimi kurtarmak için söyledim” diyen yetkililer dahi olduydu.

Ana ayni taktik yaşanıyor. İlginçparadoks ile şu: sonyaşanana akalım: iran denetimi kabul ediyor. Atom komisyonu denetliyor. Bulguya raslanmadığını belirtiyor. Oysa iranı Nükler silah yapacakla suçlayan İsrail ve ABD ayni uluslarası komisyonun denetimini kabul etmiyor. Ama nükler silahlar sahibidirler. Üye olup denetimi kabul eden masaya yatırılırken, saldıranlar denetimi kabul etmeyen ve nükler silah sahibi olan kesimlerdir. Buda önemli bir paradokstur. Hani uluslarası hukuk diyenler veya denetimi kabul edenleri suçlayanlar, kendileri ne denetimi kabul ediyor hem de nükler silah sahibidirler.

İran İsrail gelişmelerinde böylesi bir de paradoks vardır.

Kısaca, aslında yaşanan net. Emperyalist çağın kendine has kurallarıdır. Yalanın odenli prim yaptığı, saldırganlığı ayuka çıkması ile kendi koydukları uluslararsı hukukun yerlerde çiğnenmessini net şekilde izliyoruz. İşin tuhafı hala tekrar tekrar yaşatılanlara rağmen, ayni yanılgılara teslim olunmasıdır.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img