tüm yazılar:

Ukrayna savaşında İstanbul Protokolü’ne geri dönüş mü? – Yücel Özdemir

Orjinal yazının kaynağıevrensel.net

Rusya ile Ukrayna arasında 24 Şubat 2022’de başlayan savaş üçüncü yılını geride bırakırken taraflar arasında doğrudan görüşmelerin başlaması için artık gün sayılıyor. Daha önce ABD aracılığıyla Suudi Arabistan’da başlayan görüşmelerde tarafların taleplerini belirginleştirmeye başlamıştı. ABD Başkanı Donald Trump’ın doğrudan görüşme çağrısı yapması üzerine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Mart 2022’de üzerine anlaşmaya varılan, ancak Batılı ülkelerin devreye girmesiyle bozulan “İstanbul Protokolü”nü doğrundan görüşmeler için zemin olarak işaret etti.

Putin, İstanbul’a gelecek mi?

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin bunun üzerine X’deki sosyal medya hesabından “Perşembe günü Putin’i Türkiye’de bizzat bekleyeceğim” paylaşımında bulunması, dikkatleri yeniden İstanbul Protokolü’ne çevirdi. Bu yazı yazıldığı saatlerde Putin, Zelenskiy’nin çağrısında henüz bir yanıt vermemişti. Putin, hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından arama kararı çıkarıldığı için bir süredir yurt dışı gezilerine çıkmıyor. Türkiye’nin UCM’ye taraf olmaması, İstanbul ziyaretine bir engelin olmadığı anlamına geliyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir güvence vermesi durumunda, perşembe günü Putin ve Zelenskiy’nin İstanbul’da buluşması seçenekler arasında.

Zelenksiy, ayrıca görüşme öncesinde Rusya’dan ateşkes çağırı beklediklerini yazmıştı. Daha önce Paskalya vesilesiyle üç günlük ateşkesi ilan eden Putin’in görüşmeler sonuçlanıncaya kadar ateşkes ilan etme olasılığı da bulunuyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zarakova pazar günü yaptığı açıklamada, öncelikle çatışmanın “birincil nedenlerinin”, yani Ukrayna’nın NATO’ya katılıp katılmayacağı sorusunun ele alınması gerektiğini, ancak bundan sonra olası bir ateşkesin tartışılabileceğini söylemişti. Bu da Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesi durumunda sürecin ilerleyebileceğini gösteriyor.

İstanbul Protokolü’nde ne var?

Savaşın başlamasından yaklaşık bir ay sonra 29 Mart 2020’de Rusya ile Ukrayna arasında üzerinde anlaşmaya varılan 10 maddelik protokol savaşın bitirilmesini öngörülüyordu. Rusya’nın baş müzakerecisi Putin’in danışmanı Vladimir Medinsky tarafından hazırlanan protokolün birinci maddesinde, Ukrayna’ya NATO üyesi olmadan tarafsızlık öneriliyordu. Tarafsızlığa muhtemel garantör ülkeler Rusya, İngiltere, Çin, ABD, Fransa, Türkiye, Almanya, Kanada, İtalya, Polonya ve İsrail önerilmişti.

İkinci madde ise “Ukrayna’ya yönelik bu uluslararası güvenlik garantileri Kırım, Sivastopol ve Donbass’ın belirli bölgelerini kapsamayacaktır. Sözleşme taraflarının bu bölgelerin sınırlarını kendilerinin tanımlaması ya da her bir tarafın bu sınırları farklı anladığını kabul etmesi gerekecektir” deniliyordu. Dolayısıyla Rusya tarafından işgal edilen bölgeler üzerinde pazarlıklar müzakerelerin en önemli ayağını oluşturacak.

Protokolün diğer maddeleri asıl olarak müzakerelerin başarıyla sonuçlanması durumunda nelerin yapılması gerektiğine dairdi.

AB ülkeleri ne diyecek?

Zelenskiy’nin Putin’i İstanbul’da görüşmeye davet etmesinin zamanlaması ise dikkat çekici. Almanya, İngiltere ve Polonya başbakanları ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, hep birlikte Ukrayna’da destek kararlılığını göstermek üzere Kiev’e gitti.

Süddeutsche Zeitung’un yazdığına göre dört Avrupalı lider Kiev’de Rusya lideri Putin’e şu mesajları vermek istedi: “Biz Avrupa’da birlikteyiz, Ukrayna’nın yanındayız ve en azından Donald Trump fikrini değiştirene kadar ABD hükümeti arkamızda.”

Trump liderlerin ziyaretine tam destek vermese de sosyal medya üzerinden “harika bir hafta”nın kapıda olduğunu ve ABD’nin Ukrayna’daki “anlamsız savaşı” son vermek için çalışmaya devam edeceğini yazdı. Bundan tarafların bu hafta içinde bir araya gelmesinin yüksek olduğu sonucu çıkarılabilir.

Mart 2022’de imzalanmasına ramak kalınan İstanbul Protokolü’ne Avrupa ülkeleri ve ABD engel olmuştu. Ukrayna’ya verilecek askeri yardımlarla Rusya’nın püskürtülebileceği sözü verilmişti. Ancak gelinen aşamada, Rusya püskürtülme bir yana işgal ettiği topraklara yerleşti. Bu nedenle, Ukrayna’nın İstanbul Protokolü’nün imzalanmasıyla savaşı bitirmesi, daha fazla kayıplarının önüne geçebilir. Bu nedenle bu kez Kiev’i ziyaret eden AB ülkelerinin da karşı çıkmaya çok şansının olmayacağı söyleyebilir.

Ukrayna savaşını kullanarak, devasa silah satışı gerçekleştiren, ülkelerinin askeri harcamalarını arttıran Avrupa ülkeleri, önümüzdeki dönemde ise “tarafsız” Ukrayna’yı daha fazla sömürmenin hesaplarını yapacaklar. Bunların başında yeniden imar, yer altı kaynaklarına el koyma ve silahlandırmaya devam etme geliyor.

İstanbul Protokolü’nü doğrudan müzakereler için zemin olarak işaret eden Putin’in Zelenskiy’nin istediği düzeyde hızlı hareket edip etmeyeceği ise belirsiz. Bugüne kadarki yaklaşımı daha çok ağırdan alma ve zamana oynama şeklinde oldu. Bundan sonra da zamanlama ve yer konusunu kendisi belirlemek isteyebilir.

Yerin İstanbul olması durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bunu iç politikada bir başarı hikayesi olarak kullanabilir. Nitekim hükümete yakın medya hafta sonundan bu yana bunu işliyor. Halbuki ortada, müzakereler için Türkiye ve Erdoğan’ın yaptığı çok fazla şey yok. Sürecin hızlanmasını asıl olarak Trump’ın sağladığı ise sır değil.

Yeniçağ'da yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar Yeniçağ Gazetesinin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.

Son Yazılar

spot_img

Son eklenenler

spot_img